Kasabanın dışında bir alanda toplanan, daracık elbiseler giymiş genç kızlar yörede "Çingene gelin pazarı" diye bilinen etkinlikte kalabalığı heyecanlandırıyordu. Kızlarının aksine uzun kadife etekler giyip parlak renkli başörtüleri takmış gururlu anneler, onları izliyordu. Bu insanlar, 21'inci yüzyılın başında Avrupa'da eski adetlerini sürdüren az sayıdaki insanlardan, Trakyalı yarı göçebe kap kacak tamircisi Romanlar. Aslında Mart'ta geleneksel Aziz Todor Günü "pazarında" toplanan bu genç kadınlar satılık değildi. Sayıları 18 bin olarak tahmin edilen ve "Kalaycı (Kalaidzhi)" olarak bilinen Trakyalı kap kacak tamircileri, her yıl Ortodoks Hıristiyanların Paskalya Perhizi'nin ilk Cumartesi günü düzenlenen bu etkinlikte, başlık parası için çetin pazarlıklar yapıyor. Bu yarı göçebe Romanların kimliği, erkeklerin eskiden beri yaptığı zanaata dayanıyor: tencere, tava, kazan üretimi ve onarımı. Zanaatlarını yapmak için yüzyıllardır birer ikişer Bulgar köylerine dağılan bu tamirciler, Aziz Todor pazarı gibi etkinliklerde nadiren bir araya geliyor. Pazar, gençlerin başka Kalaycılarla ve muhtemel eşleriyle tanışmasını sağlayan az sayıdaki fırsatlardan birisi. Genç kızlarla erkeklerin yanlarında yetişkin olmadan birbirleriyle görüşmesi yasak olduğu için flört olanaksız. Topluluk dışından birisiyle evlenmek de yasak. 18 yaşındaki Hristos Georgiev, birkaç hafta sonra evlenmeyi umduğu 18 yaşındaki Donka Dimitrova'nın babasıyla başlık parası üzerinde yaptığı pazarlıkları bitirdiği için mutlu. Pazarlık 10-15 bin leva (7 bin 500- 11 bin 300 dolar) aralığında yoğunlaştı. Bu rakam ortalama bir Bulgar'ın yıllık maaşı 8 bin 400 levadan daha fazla. Georgiev parayı Kıbrıs'ta inşaatlarda çalışarak biriktirmiş. Bulgaristan Bilimler Akademisi'nden Etnograf Velcho Krustev'e göre, "erkekler eşlerini değil onları bekâretini satın alıyor" diyor. Ödeme, gelinin yeni ailesinden iyi muamele görmesini sağlıyor. Yine de güzelliğin bir fiyatı var. Georgiev müstakbel karısının kolayca duyacağı şekilde "Kız gerçekten güzelse, fiyat 20-25 bin levaya çıkabilir" diyor. Genelde yetersiz eğitim alan Bulgaristan Romanları'ndan farklı olarak yakın zamanda peyzaj tasarım kursunu bitiren Dimitrova, "Bunu onaylamıyorum. Paraya değil kişinin kendisine, konuşma, düşünme ve hissetme tarzıyla diğer yönlerine bakılmalı" diyor. Kalaycı aileleri genelde 16-20 yaşları arasında evlendirdikleri kızlarını, iddiaya göre talipleri tarafından "çalınmasınlar" diye sekizinci sınıfta okuldan alıyor. (Gençlere göre bir kızın kocaya kaçması aileyi utandırıyor. Bu yüzden kızın kaçırıldığı hikâyesi çoğu kez ailesinin itibarını kurtarıyor.) Yıllardır kızlarının çeyizlerini dokuyan ve kocalarının işine yardım ederek ateşi besleyen Kalaycı kadınları, eş, anne ve kalaycı yamağı oluyor. Eğitim bu toplum için hiç öncelik olmadı. New York merkezli yardım vakfı Open Society 2004'te, Bulgaristan'da beş Roman kadından birinin okuma yazma bilmediğini ve bu oranın erkeklerdekinin neredeyse iki katı olduğunu buldu. Dünya Bankası'na göre Bulgaristan'daki Roman erkeklerin yüzde 16'sı, kadınların ise sadece yüzde 10'u orta öğrenim görüyor. Ancak son zamanlarda evlilik geleneklerine yönelik destek azalıyor. Bulgar sivil toplum kuruluşu Amalipe'nin 2007'deki araştırmasına göre, Romanların yüzde 52'si ebeveynlerin çocuklarının eşlerini seçmesine karşı çıkıyor, yüzde 35'iyse bunu destekliyor. Romanların sadece yüzde 18'i başlık parasını destekliyor, yüzde 69'u buna karşı çıkıyor. Kalaycılar geleneklerine en bağlı Romanlar arasında. Ama modern ekonomi değişime yol açıyor. Çin malı ucuz tencere ve tavaların bolluğu, kap kacak onarım zanaatını öldürüyor. Yaşayan en güçlü gelenek, alkollü içki "rakia" yapımında kullanılan bakır imbiklerin üretimi. AB'nin genel içki üretimine koyduğu tüketim vergisinden kurtulmak isteyen köylüler, bu içkiyi evde yapıyor. Aldığı ilkokul eğitimini aşan bir zekâya sahip Dimitrova'nın kuzeni 18 yaşındaki Todorka, önündeki seçenekleri çoktan değiştirmiş. Ebeveynleri "zengin ve gerçekten yakışıklı" bir adamı önermiş ama Todorka "Kişiliğinden hoşlanmadım. Soğuk ve çocuksuydu" diyor. Todorka, "Ebeveynlerim onaylarsa, kocamı kendim seçebilirim. Onları ikna edecek kadar ağlayıp onay alamazsam, yüzde 50 ihtimalle mecburen kaçarım" diye ekliyor. Ebeveynlerinin duyamayacağı mesafede içini döküp daha kökten bir çözümden söz ediyor. Kalaycı dar kafalılığı ve gelenekçiliğinden öyle bıkmış ki, bir Bulgar'la evlenmeyi düşünebilirmiş. Todorka, "Böyle bir şeyi yapmak önemli bir adım. Yani ciddi bir kavgaya hazırlanmalısınız. Ama beni mutlu etmeyen birisiyle beraber olmak istemiyorum" diyor.