Karpuz, portakal fidanları ve üzüm asmaları, sıra sıra ufuk çizgisine kadar uzanıyor. Tüm bölgeyi kaplayan sulama hortumları sessiz bir şekilde damlıyor. Hemen yanlarında çiçek açmak üzere olan elma ağaçları duruyor. Avokado ve mangolar da olgunlaşmak üzere. İsrail ve Mısır tarafından son dört yıldır dışarıyla bağlantısı kesilen Gazze kendini beslemek için uluslararası yardıma bağımlı. Ancak gıda konusunda en azından kısmen bağımlılığını azaltmak isteyen yönetim, devlete ait büyük bir çiftliği genişletmeye başlattı. Bu gelişmenin en çarpıcı yanı, projenin eski İsrail yerleşimlerin bulunduğu sahil şeridinin tam ortasında yürütülmesi. Bu yerleşimlerde yağmalanan seralar ve tarlalar, İsrail'in 6 yıl önce gerçekleştirdiği geri çekilmenin en akılda kalan simgesiydi. İsrail 2005 yılında yerleşimlerde yaşayan 9 bin kişiyi ve askerlerini Gazze'den çekti. Yerleşimlerdeki modern seraların Filistinliler tarafından kullanabilmesi için gidenlere 14 milyon dolar ödenmişti. Ancak yerleşkeler boşaltı ldıktan sonra korumasız bırakıldı ve birkaç gün içinde bilgisayar teçhizatı, sulama boruları, su pompaları ve plastik tentelerin hepsi çalındı. Seralar bir süre sonra tekrar ekilmeye başlandı ama sınırdaki bir saldırının ardından İsrail mevcut kamyonlara güvenlik sınırlamaları getirince, taze mahsuller güneşte kavruldu. Seralar kullanılmamaya başladı. Fakat Hamas yönetimindeki Gazze son birkaç yıldır karşı karşıya kaldığı tecrit ve ekonomik gerilemeyle mücadele ettikçe, eski yerleşkeler tekrar canlanmaya başladı. El Muhararat (özgürlüğüne kavuşturulmuş topraklar anlamına geliyor) olarak adlandırılan bu araziler, sahil şeridinin yüzde 30'unu oluşturuyor. Bunların bir kısmında bulunan ve her sene genişleyen çiftlikler, 500 kişiye iş, 1,6 milyon Gazze sakininin büyük bir bölümüne de meyve ve sebze sağlıyor. Ancak seraların çoğunluğu kullanılamaz halde. Projenin başındaki Abdül Kadir El Astal, adı El Yarmuk olarak değiştirilen eski İsrail yerleşkesi Gadid'deki ofisinde, "Ekonomik olarak kendimizi İsrail'den kurtarıyoruz ve gıda güvenliğini sağlamak üzereyiz" diyor. Pencereden Gadid'in eski sinagogu görülebiliyor. Altı köşeli bu yapı, camiye dönüştürülmüş. Buraya 1970'lerde gelmeye başlayan Yahudi yerleşimciler için, İsrail ordusunun kendilerini bölgeden çıkartması ile geçim kaynaklarını ve evlerini kaybetmeleri hâlâ bir travma kaynağı. Eski yerleşim bölgesi Gush Katif'le aynı adı taşıyan Kudüs'ün girişindeki küçük bir müzede, bu travma gözler önüne seriliyor. Duvarlardan birinde eski sinagogun anahtarları asılı. Sinagogun kırık camlarından bir kısmı bir kâsede duruyor. Başka bir duvarda ise seralarında sarı biber ve sardunya ekerken gülümseyen çiftçilerin fotoğrafları var. Çiftçilik yerleşimcilerin her şeyiydi. İsrail'in tarımsal üretiminin yüzde 10'u ve organik sera sebzelerinin yüzde 65'i buradan geliyordu. Ayrıca yıllık 25 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiriyorlardı. Bu yerleşimcilerin çoğu şimdi İsrail'de ve Batı Şeria'daki yerleşimlerde bulunan geçici konutlarla kalıyor. Müzenin duvarında şu şiir yazılı: Katif artık çorak bir arazi. Topraklar parçalanmış. Dikenler ve ısırgan otlarıyla bezeli, kumla kaplı. Ama Gazze'deki değişim, eski çiftçilerden biri olan müzenin kurucu Shlomo Wasserteil'ı şaşırtmıyor. Eskiden yanında çalışan Filistinli çiftçiler onu arayıp sinagogun camiye dönüştürüldüğünü ve çiftliklerin yeniden ekildiğini haber vermiş. Bu çiftçiler Hamas tarafından İsrail'le işbirliği yapılmakla suçlandıkları için bu projede çalışmıyor ama yakınlarda çiftlikleri var. Wasserteil, yerleşimcilerin buraya ilk ulaştıklarında neyle karşılaştıklarını hatırlıyor. "Kumdan başka bir şey, kuş bile yoktu. Sahra Çölü gibiydi. Dünyanın en iyi domateslerini üretiyorduk. Kumda tarım yapmayı başardık ve bunu Ürdün'deki komşularımıza öğrettik" diyor. Hamas'ın eskiden kendisine ait olan tarlaları ekip biçmesiyle ilgili neler hissettiği sorulduğunda, "O mahsullerle daha sonra bize saldıracak teröristleri besleyeceklerse, kalsın. Ama orada yaşayan insanların karnını doyuracak ve iyi bir komşu olmayı öğreneceklerse ne âlâ" diyor.