Tanıdığım genç bir kadın Ekim'de evleniyor. Bu yüzden internette düğünle ilişkili birçok arama yapıyor. Ansızın, internete her girişinde gelinlik üreten, davetiye basan, düğün çadırı kuran, yemek ve müzik hizmeti sunan, ışıklandırma ve benzeri işler yapan şirketlerin reklam bombardımanına uğradı. En sık ziyaret ettiğim web sitesine (nytimes.com) her girişimde, "Size Özel Öneriler" başlıklı bir liste ortaya çıkıyor. Bu liste benim önceki aramalarımın bir algoritma sayesinde değerlendirilip derlenmesinden oluşan 10 makale. Bugün listenin başındaki "Kral Olmak İsteyip Beceremeyen Otto Von Hapsburg 98 Yaşında Öldü" başlıklı makalenin dışında, Londra'da açılışı yapılan bir Reagan heykeli, Çin'de elektrikli araba satmanın zorlukları ve Yunan mali kriziyle ilgili yazılar var. Kabul etmeliyim ki seçilen makaleler berbat değil. Ancak Hapsburg hanedanı ve kral olamayan kişiler genelde temel ilgi alanımda değil. Aslında dürüst olmak gerekirse, Hapsburg'ları en son ne zaman düşündüğümü bile hatırlayamıyorum. Düzensiz gibi görünen liste, bazen çalışsa da talepleri sıklıkla çok yanlış biçimde algılayan (Larry Schiffer'ı istediğinizde sizi Barry Sifton'a yönlendiren), işlevsiz ses tanıma teknolojisine benziyor. Ama en rahatsız edici şey bu düzensizlik değil, bir algoritmanın bana ne okuyacağımı söylemesi. Bu şekilde yönlendiri lmek istemiyorum. Lütfen hayatımı idare etmeme izin verin. Bana sadece, "En fazla e-postalanan makaleler listesi" gösterin. En azından bu insanların çoğunun ilgilendiği konuları yansıtıyor. Ki bunlar benim görebildiğim kadarıyla köpekler, aşk, kediler, cinsellik, Toskana ve evlilik sorunları. (Bana sunulan "Size Özel Öneriler" iç karartıcı ölçüde ciddi. Gevşemem gerektiği açık, yoksa okurlarımın gerçek ilgi alanlarıyla bağımın kopması tehlikesi var.) Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere, merkezinde Google'ın olduğu internet, insanlarla ilgili bilgi toplama konusunda şimdiye kadarki en kapsamlı deney haline geldi. Google'daki aramaların (tıpkı eskiden herkesin ansiklopedide aynı maddeyi bulması gibi) zararsız olduğunu düşünebiliriz, ama aslında bunlar gittikçe kişiselleştiriliyor. Siyasi eğilimlerimiz, yemek zevklerimiz, iklim değişimine dair görüşlerimiz, göreli servetimiz, muhafazakâr Fox Haber'i izleme isteğimiz ve tesadüfî önyargı larımızın tümü, arama sonuçlarımızın nasıl sıralandığını ve sunulduğunu etkiliyor. Örneğin "Sarah Palin" ile ilgili aramada benim ve sizin karşınıza çıkan sonuçlar aynı değil. Giderek kendimizi rahat hissettiğimiz siyasi alana sıkıştırılıyoruz. Şaşırtıcı ve değerli bilgilerle nadiren karşılaşıyoruz. Sue Halpern'in kısa süre önce The New York Times Kitap Eki'nde, "Zihin Kontrolü ve İnternet" adlı makalesinde yazdığı gibi, "bu ayrıştırmanın birçok sinsi sonucundan birisi, Google'ın aldığınız bilgileri algoritmanın kim olduğunuza dair algısıyla (bu algı 57 değişken üzerinden oluşturuluyor) uyumlulaşt ı rarak sizi kendi dünya görüşünüzü, ideolojinizi ve varsayımlarınızı destekleyen içeriğe yönlendirmesi". Halpern, Eli Pariser'in "Filtre Balonu: İnternet Sizden Neyi Saklıyor?" adlı kitabı için eleştiri kaleme almıştı. Kitapta bir çevreci aktivist ile bir petrol şirketi yöneticisinin iklim değişimiyle ilgili yaptığı aramanın farklı sonuçlar vereceği iddia ediliyor. İdeolojiyle uyumlu bu tür bilgi sunumunun sonuçları bana, sağlıklı demokrasilerin temelini oluşturan yapıcı tartışmaları mahvediyor gibi görünüyor. Washington'da en nadir görülen şeyin partiler arası işbirliği olması boşuna değil. Halpern, Sociological Quarterly'de yakın zamanda çıkan ve 2001 ile 2010 arasında Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında iklim değişimiyle ilgili tutumları inceleyen bir araştırmadan söz ediyor. Araştırmaya göre iklim değişimine dair bilimsel uzlaşma artınca, "gezegenin ısınmaya başladığını söyleyen Cumhuriyetçilerin sayısı hızla yüzde 49'dan yüzde 29'a indi. Demokratlarda ise yüzde 60'tan yüzde 70'e çıktı". Bu insanlar farklı mesajlar alıyordu. Tartışma kilitlendi. ABD'de tutarlı bir enerji politikası oluşturulamadı. Diğer ülkeler yeşil teknolojilerle hızla öne geçti. Yaratılabilecek istihdam gerçekleşmedi. Hapsburg'lara gülebilirim. Ancak bilginin kişiselleştirilmesi tehlikeli. Algoritmayı tersine çevirin: herkesi kendisiyle en çok çatışan görüşlere yönlendirin.