Uzun, sıcak ve karanlık bir yazın ardından Japonya'da artık günler daha serin, geceler daha aydınlık. Japonlar bunun için yalnızca Eylül ayına değil, setsuden'e, yani "enerji tasarrufuna" da teşekkür edebilirler. Setsuden, Mart'taki deprem, tsunami ve nükleer santral felaketlerinden sonra elektrik tasarrufunu hedefleyen ve şaşırtıcı bir başarıya ulaşan kampanyaydı. Fukuşima Daiiçi'deki yıkım, Japonya'daki 54 nükleer santralin 15'inin kapatılmasıyla sonuçlanmıştı. Daha çok nükleer enerjiden yararlanan ve yenilenebilir enerjiye az yatırım yapan bir ülke için büyük bir darbeydi bu. Yaz gelirken enerjide bir olağanüstü halin yaşanmaması için tek yol, sıkı bir tasarrufa gitmekti. Ve Japonlar şalterleri indirdi. Hükümet büyük elektr ik kullanıcılarının azami tüketimi yüzde 15 kısmasını şart koştu. Kuruluşlar tüketicileri de katılmaya davet etti. Fabrika, işyeri ve konutlar ışıkları söndürdü ve termostatları 27 derecenin üstüne çekti. Yazıhane çalışanları takım elbise ve kravatlarını kariyuşi gömlekleriyle (Hawaii giysilerinin Okinawa adasındaki benzerleri) değiştirdiler. Vardiyalarını sabahın erken saatlerine ve hafta sonlarına aldı, merdiven çıktı ve bilgisayar ekranlarının, LED lambalarının donuk ışığında çalıştılar. Aileler her gün çamaşır yıkamayı bıraktı. Mağaza ve metro istasyonları klimalarını kapattı. Mutlu ampul posterleri herkesi katılmaya çağırdı. Setsuden işe yaradı. Hükümet elektrik kullanımındaki kısıtlamayı öngörülenden haftalarca önce, Eylül'de kaldırdı. Azami tüketimi geçen yılki düzeyin çok altında tutan ve tam ya da kısmi elektrik kesintilerinden kurtulan Tokyo tekrar aydınlandı. Fakat güçlükler henüz aşılmadı. Nükleer santralleri tekrar hayata döndürüp döndürmemeyi tartışan Japonya petrol ve mazotla çalışan eski santralleri devreye sokuyor, yani sera gazı emisyonunu azaltma savaşında geri adım atıyor. Setsuden ruhunun bu kış sendeleyeceğinden endişelenenler de var. Kimse Japonların bu yı l yaşadıklarını yaşamak istemez. Fakat onlar bir enerji krizini atlatmak için kısa zamanda neler yapılabileceğini gösterdi. Elektrik şebekeleri hassas, enerji ihtiyacı ve fosil yakıt bağımlılığı büyük olan dünyaya ders verdiler: Tüketim her zaman artmak zorunda değildir