Almanya'nın Müttefik kuvvetlerine teslim olmasından altı ay sonra Kasım 1945'te, Harold Burson adlı 24 yaşındaki harp istihkâm subayına yeni bir görev verildi: Yaklaşmakta olan Nürnberg duruşmalarını, Amerikan Kuvvetleri Haber Kanalı adına izlemek. Sonraki beş ay boyunca Burson, davayla ilgili haberleri geçen ve kanalın spikerlerince radyoda okunan günlük haber metnini yazan iki askerden birisi oldu. Harold Burson şimdi 90 yaşında. Dünyanın en büyük halkla ilişkiler şirketlerinden Burson- Marsteller'ın kurucularından Burson, kurucu başkan unvanını koruduğu ofise hâlâ her gün gidiyor hatta ara sıra blog yazıları yazıyor. Burson kısa süre önce bana, beş yılda bir geçmişe dönerek o eski haber metinlerini yeniden okuduğunu ve o kadar genç bir yaşta kendisine sağlanan çarpıcı deneyime hayret ettiğini söyledi. Ben hemen, "Metinleri görebilir miyim?" diye sordum. Daktiloda yazılmış bu eski metinleri okumaya başlayınca, kendimi Burson'dan farklı nedenlerle hayrete düşmekten alıkoyamadım. Bir dizi Nürnberg duruşması olsa da, açık ara en önemlisi ilkiydi. Sovyetler Birliği, İngiltere, Amerika ve Fransa tarafından ortak olarak yürütülen tek duruşma buydu. Soğuk Savaş kısa süre sonra, Sovyetlerle Amerikalıların birlikte çalışmasını olanaksız hale getirdi. Ayrıca toplam sayıları 20'yi bulan, hayattaki en önemli Naziler o duruşmada yargılandı. Burson'ın Sy Bernhard adlı onbaşıyla birlikte yazdığı metinlerin tarihe tanıklık etme niteliği, duruşmaları izleyen CBS Haber'den Howard K. Smith gibi ünlü muhabirlerin yazdıklarına benzer şekilde tamamen merak uyandırıcı. İşte, "güvercin grisi, pirinç düğmeli çizgili Luftwaffe üniformasıyla" tanık kürsüsünde oturan Hitler'in sağ kolu, aşırı "küstah ve kibirli" Hermann Göring. Ve işte, akıl hastası numarası yapan ve mahkeme cezai ehliyetinin olup olmadığını anlamak için oturum yaptığında gerçeği itiraf eden, Hitler'in Nazi Partisi'ndeki vekili, "mahkemenin spot ışıkları altında kamburu çıkmış şekilde oturan, bir deri bir kemik" Rudolf Hess. Tüm iyi gazetecilik örnekleri gibi dramatik anları vurgulayan Burson'ın haber metinleri, ele geçirilen Alman belgelerinin delil olarak kaydedilmesine ayrılan sıkıcı uzun günleri de anlatıyor. Nürnberg duruşmalarının hâlâ önemli olmasının asıl nedeni, sanıkların ifadelerinden çok bu belgelere dayanıyor. Burson, "Başlangıç ta biz muhabirlerden hiç kimse, Almanların her şeyi kaydettiğine inanmamıştı. Oysa bu doğruydu. Almanlar savaş esirlerinin idam edilmelerinin ve Yahudilerin topluca katledilmelerinin kaydını tutmuştu" diye hatırlıyor. Burson daha önce Bergen- Belsen'i gören gazetecilerden, toplama kamplarındaki vahşeti duymuştu. Ancak kampların korkunç fotoğraflarını hatta kamplarda Almanların bizzat kendilerinin yaptığı film çekimlerini ilk kez bu duruşmada gördü. Nürnberg duruşmaları konusunda uzman olan, New York'taki St. John's Üniversitesi'nden Hukuk Profesörü John Q. Barrett, "Yahudi Soykırımını ilk olarak Nürnberg belgeleri sayesinde anlamaya başladık" diyor. Burson'ın haber metinlerinin güzel bulduğum bir başka yönü daha var. Bunlar Amerika'nın İkinci Dünya Savaşı'nın ardından ne kadar umut dolu olduğunu anımsatan, samimi ve idealist bir özelliğe sahip. Acımasız bir savaştan çıkmamıza rağmen, mağlup ettiklerimize karşı merhametli davranmaya kararlıydık. Bu durum insanlığa karşı çirkin suçlar işleyen üst düzey Naziler için bile geçerliydi. Burson yazdığı ilk haber metninde, "Askerler hep aynı soruyu soruyordu: 'Neden onları dışarı çıkarıp öldürmüyoruz? Suçlu olduklarını biliyoruz'". Burson'ın metinleri bu soruyu tekrar tekrar yanıtlamaya çalışıyor: Çünkü "Alman liderlerin suçları dikkatle belgelenmeli". Çünkü "biz dört ülke olarak yasa ve düzene bağlıyız". Çünkü "bizim sistemimiz linç hukuku değil. Delillerin gerektirdiği cezaları vereceğiz". Amerikalılar önderliğindeki Müttefikler, Nazi sanıklarının adilce yargılanması konusunda ısrarlıydı. Burson'ın bu anlayıştan duyduğu gurur her sayfada hissediliyor. Savaş sonrasındaki bu idealizm, En Muhteşem Kuşak adı verilen bu neslin en iyi niteliklerinden birisiydi. Bugünün vurdumduymaz ve bölünmüş Amerika'sı maalesef bundan yoksun. İlk duruşma bittiğinde, Burson Amerika'ya dönmüş ve uzun halkla ilişkiler kariyerine başlamıştı. 1 Ekim 1946'da davaya bakan yargıçlar kararı verdi. Sanıklardan on biri idama mahkûm edildi. Göring intihar ederek idamdan kurtuldu. Geriye kalanların çoğu, hapis cezaları aldı. Bunlar arasında, ömür boyu hapis cezası 1987'de 93 yaşında ölünce son bulan Rudolf Hess de vardı. Ancak en dikkat çekici olan ayrıntı, sanıklardan üçünün suçsuz bulunmasıydı. Galipler haklı olduklarını ispatlamıştı.