LONDRA - Danny DeVito, tiyatro yıldızı olmayı asla istemedi. 1960'ların New York'unda makyajcılık eğitimi görürken öylesine oyunculuk dersleri de alan DeVito, "One Flew Over the Cuckoo's Nest" (Guguk Kuşu) gibi Broadway dışında sahnelenen oyunlarda aldığı rolleri Hollywood'a atlama tahtası olarak kullandı. O, sinemada meşhur olmak istiyordu ve dış görünüşünün (1.5 metre boyu ve göbeğiyle İtalyan asıllı bir New Jerseyli) en çok filmlerde akılda kalıcı olacağını düşünüyordu. Ama bu yaz DeVito, Neil Simon'ın 1972'te yazdığı komedisi "The Sunshine Boys"un (Güneş Çocukları) yeniden sahnelenişi için göbeği dâhil tüm yeteneğini seferber ederek, oyunun tekrar dilden dile dolaşmasını sağladı. En çok "Taksi", "It's Always Sunny in Philadelphia" gibi Amerikan televizyon dizilerinde kaba saba düzenbaz rolleriyle tanınan DeVito, bu kez eski vodvil partneri Al Lewis ile yeniden bir araya gelerek sivri dilli huysuz ihtiyar Willie Clark'ı canlandırdı. Ve West End'deki tiyatro izleyicileri ile eleştirmenlerinin sevgilisi haline geldi. Büyük ilgi karşısında yapımcılar, oyunu New York'a taşımayı değerlendiriyor. Gerçekleşirse aynı zamanda DeVito'nun Broadway siftahı olacak ve kariyerindeki şaşırtıcı virajlara bir yenisi eklenecek. 1990'larda "Hoffa" ve "Matilda" gibi filmlerle yönetmenliğe ağırlık veren ve "Pulp Fiction"ın yapımcılığını üstlenen DeVito, 2006'da "Sunny" ile tam zamanlı aktörlüğe geri döndü. Ömürleri barda geçen beş entrikacı narsistin oluşturduğu çeteyle ilgi kara mizah niteliğindeki dizide, r ezil r üsva a hlakdışı F rank Reynolds'ı canlandırarak genç izleyiciler arasında fanatik takipçiler edindi. Ünlü oyun yazarı Neil Simon'un etkileyici diyaloglarından geçilmeyen Güneş Çocukları, aynı zamanda bedensel komedi için de bulunmaz fırsat. DeVito'nun sandalyesinde kıpırdanması bile kahkahaların kopmasına yetiyor. Oyunda eski ortağı Al Lewis'i ise 2006'da "The History Boys" ile Tony ödülü almış olan Richard Griffiths oynuyor. Griffiths, "Çalışmalara başladığımızda neyle karşılaşacağımdan emin değildim. Zira DeVito'nun beyaz perdede zorlanmadan sergilediği mükemmel teknikler, tiyatroda biraz fazlaca sağlamcı ya da biraz fazlaca yanlış kaçabilirdi" diyor. Ama DeVito'nun tutkulu performansı pek çok eleştirmenin övgüsünü aldı. Bunlardan biri olan The New York Times'tan Ben Brantley, DeVito'nun "ateş ve öfkesinin" kendisine Looney Tunes çizgi filmlerindeki meşhur Tazmanya canavarını hatırlattığını yazdı. Londralı tiyatro yapımcısı Sonia Friedman ile Griffiths'in projeyi görüşmeye başlamalarının ardından başrol DeVito'ya teklif edildi. Yıllar önce DeVito ile eşi Rhea Perlman'ın (TV dizisi Cheers'de oynayan) Londra'da sahneye çıkması vesilesiyle tanışmış olan Friedman, "Danny'nin enerjisini sahneye akıtmak harika olurdu" diye düşündüğünü hatırlıyor. "Kafamda Danny ile Richard'ın karşı karşıya gelmelerini canlandırdım, bu karşı konulamaz bir sahneydi. Danny'nin 'Sunny' gibi dizilerde her şeyi yapmaya istekli olması beni iyice cezbetti" diyor Friedman. DeVito ise Londra'da sosyalleşmekten kaçındığını, dairesinde oturmayı tercih ettiğini, Willie'ninki gibi dışarıya kapalı bir dünyaya çekildiği anlatıyor. Kendisini yalnız hissetmesine rağmen ailesine ziyarete gelmemelerini tembihlediğini (hatta mülakat sırasında bunları anlatırken sesi düğümleniyor) zira Willie'nin diğer karakterlere yönelik pasif-saldırgan tepkilerini bu tecridin şekillendirdiğini belirtiyor. "1970'lerden beri sahneye çıkmadığım için gergindim ve buraya tümüyle kendi a lanım i çinde o lmak, t ümüyle odaklanmak isteyerek geldim. Dairemde yapayalnız oturmak Willie'nin ne kadar umutsuz olduğunu görmemi sağladı. Benim bulmak istediğim de buydu, çünkü oyunun hem çok komik hem de çok hüzünlü olduğunu düşünüyorum. Olumsuz tarafı, beni de biraz hüzünlü bir adam haline getirmesi oldu" diyor DeVito. Sunny'nin yeni bölümlerinin kasım ayına kadar çekilmesi gerektiğinden Londra'da 28 Temmuz'da perdeleri kapatan Güneş Çocukları, New York'a ancak yıl sonunda gelebilir. DeVito, Broadway'de sahneye çıkmak için can attığını söylüyor. "Bunca yıl bekledikten sonra içi boş bir komedide oynayarak New York'a gitmek istemedim. Oysa bu iki adam arasındaki ilişkide beni gerçekten çarpan bir hüzün var. Bunun bir Neil Simon komedisinden ve tabii benden belli beklentileri olan Amerikalı izleyicileri epey şaşırtacağını sanıyorum" diyor.
PATRICK HEALY