Neredeyse üç yıl oldu ve biz Yunanlar bir gün bile iyi bir haber alamadık. Hükümet Ekim 2009'da bütçe açığı ve borcu açıkladığından beri hayatlarımız inanılmaz değişti, ama fedakârlıklarımız faydasız görünüyor. Aynı zamanda alacaklılarımız olan Avrupa Birliği'nden ortaklarımız çevremizde ve biz bataklığa saplanmış gibiyiz. Her hareketimizle daha derine saplanıyoruz. Bize talimatlar yağdırıyorlar, ama Avrupa'nın borç krizi onları da batağa sürüklemekle tehdit etmesine rağmen, kurtulmamıza yetecek yardımı vermiyorlar. Vergiler artarken neredeyse her Yunanın geliri yüzde 20 kadar azaldı. Özel sektördeki dört çalışandan biri işsiz. Çoğu aylardır maaş almıyor. Fiyatlar sabit ve sağlıklı işletmeler bile kredi alamadığı için kapanıyor. Zor durumdaki insanların sayısı artıyor ve birçok kişi kredi taksitlerini geciktiriyor, kirasını ödeyemiyor. Afrika ve A syalı göçmenler umudu kesip ülkeden ayrılıyor. Mayıs ve Haziran'daki genel seçimlerden reformları yapacak güçlü bir hükümet çıkmadı. Euroyu terk etmek zorunda kalmanın tehdidi altında yaşarken Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu'ndaki ortaklarımız yardımın bir sonraki taksiti için yeterince çaba göstermediğimizi söylüyor. Kur tarma paket i n i n işe yaramamasının n edeni y a A B v e İMF'nin talep ettiği kemer sıkma politikalarının durgunluk ve çöküş reçetesi olması, ya da Yunanların verimliliği artırma sözlerini yerine getirmemeleri. Aslında iki iddia da d oğru, ama b ir y ere k adar. İ ki kurtarma paketinin ilki Mayıs 2010'da imzalandığında tüketici harcamaları zaten buhar olmuş ve krediler kesilmiş, bu yüzden de ticaret durma noktasına gelerek vergi gelirlerini düşürmüştü. Fakat Yunan politikacılar yapısal reform a dına y etersiz k aldı. D ışa kapalı meslekleri açmakta, kamu mülkiyetindeki şirket ve taşınmazları, piyango, yayın ve benzeri lisansları satmakta başarısız oldular. Hükümetin ataleti acıları daha da derinleştirdi. Yeni kaynaklar yaratılmadığı gibi yabancılar Yunanların sorumluluktan kaçtıklarını düşünüyor. Bu arada Yunanistan durgunluğun beşinci yılına giriyor ve gayrisafi yurtiçi hâsıla 2009'dan 2012'ye yüzde 20 düştü. Kurtarma paketi Yunanistan'ı n borç yükünü ağırlaştırdı: 2009'da 300 milyar euroyla GSYİH'nın yüzde 130'u olan borç bu yıl tahmini 327 milyar euroyla GSYİH'nın yüzde 160'ına ulaşacak. Üstelik Mart'ta tarihin en büyük borç yapılandırması yürürlüğe konmasına rağmen. Bizdeki ekonomik sorunların temelinde hep siyaset vardır. Yunanistan'da neredeyse bütün siyasi partiler destek için sendika, kamu çalışanı, "dost" banker ve medya sahibi gibi kesimlere dayandığı için birbirini takip eden hükümetler hep kemer sıkma politikalarını çoğunluğa dayatmış, kendi tabanlarını korumaya çalışmıştır. Bu kesimler verecekleri desteği partilerin kolladığı özel çıkarlara göre kararlaştırmıştır. Bu yıl popülist güçlerin yükselişinde de aynı şeyi gördük. Bu davranış kalıpları Yunanistan'ın ekonomiyi ve toplumu diriltecek bir iradeye sahip olup olmadığı konusunda şüphe uyandırıyor. Alacaklılarımızın reform talepleriyse onların bizi gerçekten kurtarmak isteyip istemedikleri konusunda şüphe uyandırıyor. Ayrıca seçmenin kötümserliği ve siyasi bölünmeler de gerçek değişim için aranan desteğe zarar veriyor. Fakat kısır döngülerin bile bir sonu olmalı. Yunanistan'da fonlamanın sonu, alacaklılarla oynanan inatlaşma oyununu da sonlandıracak. Ülkeyi kurtaracak olan, Yunanistan'ın euroda kalmasına karşılık, ortaklarımızın reform taleplerinde ısrar etmesidir. Euro ülkeleri kendilerini kurtaracak bir yol bulursa Yunanistan da kurtulur. İlk adımı üye devletlerin batmasına izin verilmeyeceği konusunda AB ve İMF'nin net bir açıklama yapması olmalı. Bu aynı zamanda euro bölgesindeki toparlanmanın da en büyük adımı olacaktır. Yunanistan ortaklarından zaman ve para isterken işçi ve emeklilerine baskı kurmakla kalmamalı, çıkar gruplarının nüfuzunu da kırmalı ve ekonomiyi liberalleştirmeli; kamu sektörünün yurttaşlara hizmet etmesini sağlamalı; halkının yeteneklerini, doğa ve kültür bakımından yeryüzündeki en güzel ülkelerden biri olarak zenginliklerini değerlendirmelidir. Kötü haberlere bir son vermek için Yunanlar artık ipleri ellerine almalı, geçmişte sık sık gösterdikleri kararlılık ve yaratıcılıkla harekete geçmelidir; yalnızca çıkmazdan kurtulmak için değil, dünyada ayakta durabilen adil bir devlet olabilmek için de.
İSTİHBARAT/NİKOS KONSTANDARAS