İngiliz
yazar Lawrence Durrell,
Kıbrıs'ın Acı Limonları kitabında 1950'lerin başında Kıbrıs'ta yaşayan Türklerle Rumlar arasındaki ilişkileri anlatır... Dostluğu, yakınlığı... Aradan geçen 50 yılda yaşananlar ise adada, bu huzurun kaçışının ve bir daha asla eskisi gibi olmayışının acı anılarıyla dolu. Üstelik AB'nin Kıbrıs Rum kesimini tanıması da olayın artık iki tarafın sorumluluğunda, adil biçimde çözülemeyeceğinin işareti oldu. Yarın ise 15 Kasım... Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 27. yıldönümü... KKTC'de düzenlenecek kutlamaların en ilginç konuklarından biri şüphesiz İtalyan senatör Paolo Amato... İktidarın büyük ortağı Halkın Özgürlüğü Partisi'nin üyesi ve Türkiye-İtalya Parlamentolar Derneği Başkanı Amato'nun, geçen yıl, KKTC vatandaşı olmak için yaptığı başvuru kabul edildi. Yani o yarın, KKTC vatandaşı olarak katılacak kutlamalara... Kıbrıs'a uçmadan önce İstanbul'da konuştuğumuz Amato, "Benim vatandaşlık başvurum, AB'nin Kıbrıs Rum kesimini tanımasına yönelik bir başkaldırı aslında... Buna sessiz kalamazdım. Emekli olunca da İstanbul'da Boğaz'da mütevazı bir yalı alıp, 'Amato Paşa' olarak yaşamak istiyorum," diyor.
- Vatandaşlık başvurunuz KKTC Hükümeti tarafından resmen kabul edildi mi?
- Evet. 15 Kasım'da Lefkoşa'da düzenlenecek törende de KKTC vatandaşlık belgem ve kimliğim verilecek. 15 Kasım'da, tam da KKTC'nin kuruluş gününde bu belgeleri almak, benim için büyük bir onur, çok mutluyum.
- Bir İtalyan parlamenter olarak KKTC vatandaşı olmakla amacınız ne? Bir açıklamanızda, 'Çok acı çekmiş bir topluma destek vermek,' istediğinizi söylüyorsunuz. Nasıl bir destek bu?
- Bu amaçtan ziyade bir motivasyon. Manevi motivasyon. İtalyan Parlamentosu'nda daha önce Radikal Parti'den iki milletvekili başvurmuştu. Onlar şu an muhalefet mensubu; senatör Marco Perduca ve milletvekili Maurizio Turco. Küçük ve değerli Radikal Parti, tarih boyunca hep azınlıklar için mücadele verdi. Bunun için onlar da bu mücadeleye katılmak istedi. Halbuki ben hükümet mensubuyum, Silvio Berlusconi'nin kurduğu Halkın Özgürlüğü Partisi üyesiyim. Bu iki Radikal Parti milletvekilinin başvurusu, onların partisinin geleneğine uygun, gayet normal. Benim bu kararı vermemin nedeni ise Türkiye'ye olan sevgimden kaynaklanıyor. Çünkü Türkiye'ye, medeniyetine ve kültürüne âşık oldum.
- Kıbrıs sorununa olan duyarlılığınızın özel bir gerekçesi var mı?
- 'Artık yeter,' diyerek karar vermem, AB'nin Kıbrıs Rum kesimi tarafından aldatılmaya başladığı zaman oldu. Referandum öyküsü, öfke duymama neden oldu. AB'nin kabul ettiği Rum tarafından yapılan aldatmaca, manevi isyanımın başlangıcı oldu. Zaman zaman Kıbrıslı Türklerin haklarını savunmanın yeterli olmadığını anladım. Daha kişisel, manevi bir eylem yapmamın gerektiğini hissettim.
- Rum kesimi, aleyhte kampanyalarını kararlı şekilde sürdürüyor anlaşılan... Yazın Jennifer Lopez'in Girne'ye gelmemesi için bile yapmadıkları kalmadı. Halbuki iki tarafın sorunlarının kendi aralarında çözülebileceği iddia edilir hep...
- İkili anlaşmalar yolu artık mümkün değil. Çünkü AB, çok ciddi ve yanlış bir karar alarak, Rum kesimini, Kıbrıs'ın bütün temsilcisi olarak kabul ettiği zaman bu işe karıştı. Artık AB'nin aktif müdahalesi lazım. Bu tanıma kararıyla, ikili görüşmelerin yolunu tıkadılar. AB'nin elinde büyük bir fırsat vardı, dengeli ve adil bir uzlaşmanın aktörü olabilirdi. KKTC'nin de birliğe girme şartını sunabilirdi, ama bunu yapmadı. AB, Kıbrıs Rum kesimini kabul ederek büyük bir hata yaptı. Çünkü artık Rum kesimi istediğini elde etti. Bunun için uzlaşmaya hazır değil. Bir görüşmede taraflar arasında eşitlik gerekiyor. Oysa AB, bu eşitliği bozdu. Türk Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun Kıbrıs'la ilgili düşüncelerine katılıyorum. Kıbrıs meselesi, uluslararası bir meseledir ve sadece en büyük uluslararası kuruluşların arasında çözülebilir. Sorun, ABD'nin de içinde olduğu büyük bir stratejik plan çerçevesinde çözülmeli. Madem AB, saygın ve inandırıcı bir aktör olmamaya karar verdi, bu mesele artık bir Avrupa sorunu değil, dünya sorunudur.
- Kıbrıs Rum kesimi, KKTC'ye bu tür vatandaşlık başvuruları olduğu zaman, bunu 'Türkler nüfusla oynuyor,' diye tepki gösteriyor. Sizin başvurunuza bugüne kadar herhangi bir protestoları, karşı çıkışları oldu mu?
- Hayır, şu ana kadar Rum kesimi resmi bir protestoda bulunmadı. Üç İtalyan parlamentere karşı kampanya yapmaya çekindiler sanırım. Çünkü Rum kesimi, KKTC'ye tur düzenleyen İtalyan tur operatörlerini tehdit ettiği zaman İtalyan Parlamentosu'na genelge sunduk ve bu tehdide şiddetle karşı çıktık. Roma'daki basın toplantısında Yunan gazeteciler de 'Vatandaşlık başvurunuzla acaba nasıl bir ekonomik çıkarınız var?' diye sordular. Hiçbir ticari çıkarım sözkonusu olamaz. Onlara bunun etik ve manevi bir karar olduğunu söyledim.
- Vatandaşlık başvurunuz, İtalya'da nasıl tepki aldı?
- Genellikle İtalyan kamuoyu, Kıbrıs konusunda hiçbir şey bilmiyor. Ben ve diğer iki KKTC vatandaşı olan parlamenterle bu sessizlik komplosunu kırmak istiyoruz.
- Parlamentonun desteğini alıyor musunuz? Örneğin Berlusconi'nin yorumu ne oldu?
- Berlusconi yorum yapmadı, ama Dışişleri Bakanı ve aynı zamanda dostum da olan Frattini destekliyor. İtalyan Parlamentosu da destek veriyor.
- Kıbrıs'ta ev alıp, yerleşmeyi de düşünüyor musunuz?
- Hayır, ama emekli olunca Türkiye'ye taşınmak, Boğaz'da mütevazı bir yalı alıp, 'Amato Paşa' olarak yaşamak istiyorum. (Gülüyor).