- DOT'ta çok şey yapıyorsunuz değil mi? - Malafa devam ediyor. Önümüzdeki ay Festen (Kutlama) çıkıyor. Bir ailenin yemek masası üzerine uzun yıllar önce kan dökülmüş ve bu dünyanın bütün bireyleri bu kanı görmezden gelmiş ve hâlâ gelmekte. Çünkü kendi dünyalarının refahı, kendi sistemlerinin devamı bu kanı görmemekten geçiyor. Bu devamlılık onlara kendi çocuklarının kanını içiriyor. Irkçı bir yemek masasına, asırlardır süregelen bir tecavüzü yatırıyoruz. Bir sonraki oyun Beautiful Burnout. Onun için boks öğreniyoruz işte. - İnsanlardan nasıl tepki alıyorsunuz? - Av Mevsimi'nin vizyona girdiği günün gecesi dışarıda insanlar 'Asit,' diye seslenince etkisini anladım. Ezel'den dolayı da sokakta tepkiler var. İnsanlar, sen oymuşsun gibi davranıyor tabii. Ama Ezel seyircisinin belli bir kısmı, 'Korkutuyorsun bizi, çok iyi oynuyorsun demek ki,' diyor. Beni görüp, ayağımda Converse var mı diye kontrol edenler var. - Yeşilçam'ın kötü adamları çok çekmiş... - Yok ben hiç rahatsız edici bir şey yaşamadım. Ama bir gün Bodrum'dan İzmir'e dönüyordum otobüsle. Uyuyorum. Bir çift tanıdı beni. İnecek onlar Kuşadası'nda. Başucumda konuşuyorlar. Kadın 'Haydi uyandırsana,' diye baskı yapıyor adama. Adam en son geldi bana şöyle yapıyor, 'Bilader, biladeeerr...' Ben de utandım, kalksam bir türlü kalkmasam bir türlü... Bir arkadaşım çok popüler olduğu bir dönem yemek yerken bir kadın gelmiş, başında dikilmiş. Bizimki de ne oluyor diye bakmış. Kadın 'Biz Edip Akbayram'ı da gördük,' deyip gitmiş.