Hermısenda
Cortes'in, 15. yüzyılda Meksika'yı fetheden denizci Herman Cortes'le bir akrabalığı olmasa da onun gibi maceracı olduğu belli. Aslında o, doktoralı bir biyolog. Farklı kültürlere ilgi duyduğu için henüz 18 yaşında bir üniversite öğrencisiyken Peru'ya gitmiş. Ardından bir süre Fas'ta yaşadıktan sonra gönüllü olarak 14 yıl kuzeybatı Afrika'da Moritanya ve Senegal'deki hastanelerde çalışmış. Eşiyle de Moritanya'da tanışmış. Afrika'da parazitlerden kaynaklanan bir hastalıkla ilgili doktorasını tamamlayan Cortes, yoksul kadınların her koşulda yine de canlı renklerde elbiseler giyerek, şık ve bakımlı olmaya çalışmalarından çok etkilenmiş: "Sabah hastaneye muayene olmaya gelirken bile çok şık giyinirlerdi. Her zaman çok canlı renkler kullanırlardı, turuncu, fıstık yeşili, sarı gibi... Bu, güzel görünme çabaları beni çok etkiledi. Belki çok yoksullardı, ama kıyafetlerine çok dikkat ederlerdi. Mürekkeple boyadıkları kumaşlardan elbise yaparlardı. Bu tekniği bana da öğrettiler. Irmak kıyısında çamaşır yıkarken ya da birlikte çay içerken, hep sohbet ederdik. Bana ve çocuklarıma kendi elbiselerini hediye ederlerdi."
İPEKLERİ BURSA'DAN ALIYOR
Cortes, Afrikalı kadınlardan öğrendiği boyama tekniğini önce ketenlerin üstünde uygulamış. Bu boyaların yıkandığı halde silinmediğini söylüyor. "Tabii makinede değil, elde ve şampuanla yıkarsanız," diye de ekliyor. Eşinin işi nedeniyle üç yıldır İstanbul'da yaşayan Cortes, Bursa'nın ipeklerini duyunca motiflerini yıkanabilir ipek kumaşlara da aktarmaya başlamış. Cortes, Afrika'daki hayatı, biraz İstanbul'a benzetiyor: "İstanbul da farklı kültürlerin karışımından oluşuyor. Müzeleri geziyorum, Osmanlı desenlerini, seramik ve çini motiflerini inceliyorum."
OYALARDAN ÇOK ETKİLENDİ
Kapadokya ve Assos'ta gördüğü oya işlerinden de etkilenen Cortes'in boyadığı kumaşlar elbise, bluz ya da tuniğe dönüşüyor. Cortes, sergisine neden 'Boğaz'ı Geçerken' adını verdiğini de şöyle anlatıyor: "Kıyafetler, Fas, Moritanya, Peru, İstanbul gibi pek çok kültürün izlerini taşıyor. İstanbul da benim için çok etkileyici bir köprü aslında... Kendi hayatım da kültürden kültüre bir geçiş hikayesi... Onun için sergiye 'Boğaz'ı Geçerken' adını verdim." Sergideki 40 kıyafetin adları da var: Nazar boncuğu, Laleler, Osmanlı Motifleri gibi... Sergi, İstanbul Taksim'deki Cervantes Enstitüsü'nde 2 Haziran'a kadar görülebilir.