Çapkınlık yapmak için koruma kararı aldıran erkekler var

AV. Sema Ermiş, İzmir'in en tanınmış boşanma avukatlarından biri. 24 yıllık meslek hayatında binlerce insanı boşatan Ermiş'le koruma kararı aldığı için gazetelere düşen müvekkili Buğra Tekkol davası nedeniyle tanıştım. Haberlere göre Tekkol, kendisini ölümle tehdit eden ve nikahtan hemen sonra ayrıldığı eşinin kendisine ve hanesine yaklaşmaması için mahkemeden koruma kararı çıkarttırmıştı. Niyetim, avukatı aracılığıyla medyada 'şiddet nedeniyle ilk kez koruma altına alınan erkek' olarak yansıyan Tekkol'la konuşmaktı. Ama işin aslının öyle olmadığını, Av. Sema Ermiş'in daha önce 10'u aşkın erkek müvekkiline bu türden koruma kararları aldırdığını öğrenince, konuşmamız gereken kişinin Ermiş olduğuna karar verdim ve onun İzmir'deki ofisinin kapısını çaldım.

- Son davanız büyük yankı uyandırdı...
- En son koruma kararı aldırdığım davada, müvekkilim mahkeme salonunda ölümle tehdit edildi, üzerine yürüdüler, küfür ve hakaret edildi. Ki koruma kararına rağmen müvekkilim hâlâ tehdit altında. Bir aylık koruma kararı biter bitmez tekrar başvuracağım.

- Müvekkilinizin kapısında polis falan beklemiyor değil mi?
- Hayır, şöyle: Karara göre şiddet içeren söz, davranış, telefonla rahatsız etme ve evinin yakınından geçme durumunda, karşı taraf ceza alacak. Kanuna göre taraflar bu karara aykırı davranırsa, kolluk kuvveti hiçbir başvuruya gerek kalmadan savcılığa intikal ettirmekle yükümlü. Ama maalesef böyle olmuyor.

- Aksayan ne?
- Aksayan şu: Kolluk kuvveti savcının gönderdiği emri, yerine getiriyor, belgesini de alıyor, ondan sonraki başvurulara da bakmıyor.

- Polisin ne yapması gerekiyor?
- En azından telefon başvurularını ciddiye almalılar. Adliyenin tüm işlerini takip edecek bir kolluk kuvveti olsa çok daha rahat gidecek bu işler.

- Bir erkeği koruma kararı almaya götüren duygu ne sizce?
- Erkekler kaba kuvvetten korunmak adına herhangi bir girişimde bulunmuyor çoğunlukla. Genelde telefon vs. gibi araçlarla rahatsız edilmekten dolayı başvuruluyor.

- Hepsi de rahatsız mı ediliyor?
- Şu anda takip ettiğim bir dosyada -ki müvekkilim kadın- koca sevgilisiyle Çeşme'deki yazlıklarında tatil yapmak için koruma kararı aldırttı. Çünkü evlilik birliği bitmediği için karısının, ortak eve gitme hakkı var. Ve İzmir'de yaşadığı halde, Çeşme'de ikamet ediyormuş gibi göstererek, altı aylık bir koruma kararı çıkarttı. Gerekçesi, 'Karım beni rahatsız ediyor, zırt-pırt önüme çıkıyor.' Üç yıldır süren bir dava ve adam bunu her yaz başında yapıyor.

- Yani çapkınlık yapmak amacıyla koruma kararı aldırtan erkekler var.
- Evet, hem de elimizdeki fotoğraflara rağmen 'Karımı aldatmıyorum,' diyerek. İtiraz ettim ama kuvvetle muhtemelen reddedilecek.

SARA KRİZİ SIRASINDA KOCASINI DÖVDÜ
- Şimdiye kadar kaç erkek müvekkilinize koruma kararı aldırttınız?
- 10'u aşkın dosya oldu sanırım. Bu kanun 1998'de yürürlüğe girdiğinde herkes, sadece kadınların korunduğunu sandı. Ama 2002'de Medeni Kanun'daki değişikliklerle ve mal ortaklığıyla erkekler de mallarını kaçırabilmek adına her yola başvurabilmek istedi. Mesela ben bir davada, erkek müvekkilim lehine evini yakmak isteyen karısı için, bir koruma kararı aldırtmıştım.

- Hatırladığınız başka orijinal koruma kararları var mı?
- Çok. Edinilmiş mal rejiminde insanların şahsi malları kendilerine aittir. Eczacı olan bir müvekkilim vardı, eşi de eczacı. Eczaneler 24 metrekarenin altında olamıyor. 25 metrekarelik bir yer bulmuş adam, eczanesini açmış, evi de büyük olduğu için arka odasını depo olarak kullanıyormuş. Ve karısı altı aylık koruma kararı aldı. Adamın eczanesinde ilacı bitti, karar nedeniyle alamıyor. Tespit davası açtık ve tedbir kararı aldırdık, ilaçları taşıttık. Koruma kararları aslında tehlikeli, ortalığı birbirine katıyor.

- Dosyalarınız arasında gerçekten şiddet gören erkek oldu mu hiç?
- Eskilerde bir davam vardı. Adam epilepsi hastası. Kriz geçiriyor, bilinci açılıp kendine geldiği zaman bakıyor ki yüzü gözü yara bere içinde. Kadın diyor ki, 'Düştün, kafanı çarptın.' Yüzünde tırnak izleri çıkınca adli tıbba gittik, düşmeyle oluşabilecek bir şey olmadığı ortaya çıktı. Nasılsa bilinci kapalı diye kadından tekme tokat dayak yemiş meğerse.

- Kadınların durumu vahimken, erkeklerin koruma talepleri 'yüzsüzlük' gibi olmuyor mu?
- 20 yıl önce bir erkeğin koruma kararının kalkanına sığınması belki biraz abes karşılanıyordu. Şimdi öyle bir şey yok. Şimdi madem kadınlar eşitlik istiyor, 'Ben de bu kararı kullanırım,' diyorlar.

KADIN DURUŞMAYA EN ŞIK HALİYLE GELİR
"Boşanma davalarında erkekler ne kadar mal ve para kaçırırsa o kadar şanslı görüyor kendini. Ve tekrardan bekarlığa döneceği için heyecan duyuyor. Kadınlar ise ne kadar para-mal kopartırsam kâr diye bakıyor. Kadın eğer aldatılmışsa, 'Bak neler kaybettin?'mesajı vermek için, boşanma davasına mutlaka çok şık ve bakımlı gelir. Son zamanlarda ise, genelde genç yaşta emekli olan (40-45 yaşındaki) kadınlar, boşanma eğilimine girdi. Yeni bir hayatı kafa dinleyerek yaşamak istiyorlar. Çalışırken bir şekilde boşanma davalarının çevrede duyulmasından korkuyor ve 'dul' kisvesi altında yaşamak istemiyorlar. İlk furya banka emeklileriyle başladı. Bir ara avukat bürolarını banka emeklisi kadınlar dolduruyordu. Sonra başka mesleklerden kadınlara da sirayet etti bu durum. Ailelerde çok büyük travmalar yaşanırsa, onun ardından mutlaka boşanmalar oluyor. Özellikle çocuk ölümü gibi travmalarda. İkinci neden, erkek sadakatsizliği."

Yasalar elimizi kolumuzu bağlıyor
- Benzer koruma kararı aldırttığınız kadın müvekkilleriniz de vardır herhalde. Peki koruma kararlarının, Ayşe Paşalı gibi cinayetlere engel olması için sizce neler yapılmalı?
- Çok. Kadınlar çoğunlukla şiddet nedeniyle başvuruyor. Cinayetlerin yaşanmaması için, kolluk kuvvetlerinin etkili olması lazım. Polise 'Sadece bu kararı tebliğ etmeyeceksin, takip edeceksin,' dediğimiz zaman 'Ben bunların kapısında mı yatacağım,' gibi cevaplarla karşılaşıyoruz. Bunu yapmadığı zaman 'görevi ihmal' suçu işlediğinin bile farkında değil. Ama hiçbirimiz de gidip, herhangi bir polis hakkında koruma kararını uygulatmadığı için şikayette bulunmuyoruz.

- Bulunmak mı gerekiyor?
- Evet, ama bu insanların asli başka görevleri olduğunu da biliyoruz. Onlar da çaresiz aslında. Hakim de çaresiz, önüne bir kanun konuyor ve 'Bunu uygula,' deniyor. Yani herkesin eli kolu bağlı.

- Peki bu koruma kararları sizce caydırıcı mı?
- Hapis tehdidi caydırıcı. Başka hiçbir şey caydırıcı değil. Kadınların dövülmesinin kültür olduğu bir toplumda, bir erkek polis karısını döven bir adamı 'Sen kimseye el kaldıramazsın,' diye adamı nezarete atmıyor. Çünkü belki o polis de karısını dövüyor ya da annesini dayak yerken görmüş.