Geçtiğimiz şubat ayında polise başvuran bir kadın, John Galliano'nun, alkolün de etkisiyle, Paris'te bir barda kendisine hakaret ettiğini ve dünyanın en yaratıcı tasarımcısından davacı olduğunu açıkladı. Bununu üzerine Galliano, hakaret ve antisemitik söylemlerde bulunmak suçundan gözaltına alındı. Skandal duyulur duyulmaz, ünlü modacının başka yerlerde sataştığı ve hakaretler yağdırdığı insanların videoları internete düştü, iş çığırından çıktı. Sonunda, modacının 1996 yılından beri baş tasarımcısı olduğu Christian Dior markası, antisemitik çıkışları nedeniyle John Galliano'nun işine son verildiğini duyurdu. Galliano, 'işsiz dâhi tasarımcı' yaftası yemenin yanı sıra bir de 6 bin avroluk para cezasına çaptırıldı.
Moda sahnesine veda eden tasarımcı, en son Kate Moss'un gelinliğini hazırlayarak 'yaşam belirtisi' verdi.
Ancak Galliano'nun ayrılması, Dior'u olumsuz etkiledi. Geçtiğimiz sonbaharkış sezonunda Galliano'suz ilk defilesini sergileyen moda evi, kan kaybetmeye başladı.
Markanın hem hazır giyim hem de haute couture defilelerinde seyircileri selamlamaya, John Galliano'nun ekibi çıkıyor ve hâlâ efsane tasarımcının ayak izlerinin takip edildiği apaçık belli oluyordu. Galliano'dan boşalan tahta kimin oturacağı merak konusuyudu. Marc Jacobs ve Ricardo Tisci gibi tasarımcıların isimleri zikredildi ama bir türlü Galliano'nun yeri dolmadı. Anlattığım 'pembe dizi' geçen hafta itibariyle mutlu sona ulaşmış görünüyor; çünkü moda evinin sahibi LVMH grubu, sonunda yeni baştasaramcısını açıkladı: Raf Simons.
YENİLİK GETİRECEK
Bu ismin, moda endüstrisiyle yakın ilişki içinde olmayanlarda bir ışık yakmadığını tahmin ediyorum. Bu yüzden, Simons'ın Christian Dior markası için bir risk değil, yüzde 100 yenilik olacağını belirtmeyi bir borç bilirim. 2005 yılından bu yana Jil Sander markasının baştasarımcısı olan 42 yaşındaki Belçikalının adı, dev moda evi için zikredildiği andan itibaren; dünya basını ağız birliği etmişçesine John Galliano'yu unutup, Simons'ı markanın adını aldığı efsane modacı Christian Dior ile karşılaştırmaya başladı. Bu noktada şunu belirtmek isterim ki, LVMH grubunun vizyoner yöneticisi Bernard Arnault, 1996'da John Galliano'yu Christian Dior markasının başına getirdiğinde, küçük çaplı bir kıyamet kopmuştu; zira John Galliano'ya teslim edilen koltuk, Fransa'nın saygınlığının da göstergelerinden biriydi. Arnault, yöneltilen eleştirilere yanıt verme ihtiyacı hissetmiş ve başarı için risk almaktan kaçınmadığını, yeni tasarımcısına inancının tam olduğunu açıklamıştı.
Ancak iş Raf Simons'a gelince, kimsenin itirazı olmadı.
O, eleştirilen bir koleksiyonu hatta tasarladığı tek bir 'olmamış' elbisesi bile bulunmadığından, rüşdünü seneler önce ispat etmişti.
Simons'ın yaratıcılık ve özgünlük denilince ilk akla gelen isimlerden biri olduğundan olsa gerek, şimdi herkes Christian Dior'da yaşanacak olan yeniliklere odaklandı. Christian Dior moda evi, feminen ve yumuşak hatlı tasarımlarıyla ünlü. Buna karşılık, zaman zaman çiçek motifleri ve renk kullansa da, Simons'ın tasarımları minimalist, keskin hatlı ve maskülen. 2007 yılında style.com'dan Sarah Mower'ın, Simons için "21. yüzyılda unutulan 'alfa-kadını'nı hayata döndüren tek tasarımcı," ifadesini kullanması, Christian Dior koleksiyonlarının nasıl bir değişim geçireceğinin belgesi gibi.
MOBİLY A TASARIMCISIYDI
Simons'ın tasarımlarını, Cristobal Balenciaga'nınkilere benzetsem de, dâhi tasarımcının markaya pek çok şey katacağı kesin. Bu, belki de Simons'ın geleneksel bir moda eğitimine sahip olmamasından kaynaklanıyor. Endüstriyel tasarımcı olan Simons, mobilya tasarlayarak başlamış işe. Moda sektörüne geçmesinin nedenini, mobilya tasarlama ve üretim sürecindeki yavaşlık olduğunu söyleyen Simons, senede altı koleksiyon hazırlayacağı Christian Dior markası için bu yüzden de biçilmiş kaftan.
Simons, 1995'te, erkek koleksiyonları hazırlayarak başladığı moda kariyerinde, ilk günden itibaren saygı gördü; hatta modern erkeğin görüntüsünü değiştiren isimlerden biri olarak gösterildi.
Tasarımcının, ticari kaygılarla kurmadığı iki markası var: Raf Simons ve Raf by Raf Simons.
Her iki marka da, dünyanın çok az noktasında satılıyor. Yalnız bu durum, Simons'ın ünlüler âleminden müritleri olmadığı anlamına gelmiyor tabii.
Geçtiğimiz 10 yılda kendisine kalabalık bir hayran listesi yaratan Simons'ın daimi müşterileri arasında oyuncular Tilda Swinton, Nicole Kidman, Drew Barrymore, Kate Bosworth ve daha niceleri var. Diyeceğim o ki, 'güç evlilikleri' diye bir şey varsa, Christian Dior ile Raf Simons'ın işbirliği tam da bu türden bir evlilik. İki devin 'aşklarının meyvesini' ise, gelecek aylarda Paris Moda Haftası'nda göreceğiz.