"Her genç oyuncuda bir eksik yön vardır. Ama Sanchez'de herşey tamdı. Yeteneklerinin sınırı yoktu." Alexis Sanchez'i 16 yaşında Şili'nin Cobreloa takımında kadroya alan hocası böyle anlatıyordu talebesindeki potansiyeli. Aslında Sanchez için maç çoktan başlamış, ilk başlama vuruşunu hayata karşı çoktan yapmıştı.
Şili'nin Tocopilla kentinde doğdu. Şehrin adının anlamı "Şeytanın köşesi" demekti. Sanchez'in çocukluğu da kâbus gibi geçti. Ailesi fakirlikle savaşıyor, çoğu zaman yemek parasını bile zor bulup buluşturuyordu. Topla kedinin yün yumağıyla olduğu kadar rahattı. Ama değil futbolcu olmak, bir topa sahip olmak bile onun için lükstü.
Ailesine destek için araba yıkıyor, inşaatlarda çalışıyor, ne iş olsa yapıyordu. Çalışırken, kendini dolu tribünler önünde, çalımlarıyla, golleriyle binlerce insanı büyülerken düşlüyordu. Bir yandan da zorluklardan yılan annesine, "Bir gün futbolcu olup çok para kazanınca sana istediğin herşeyi alacağım" diyerek moral veriyordu. Annesi ise belli ki inanmıyor, hafifçe tebessüm etmekle yetiniyordu.
İLK AYAKKABISINI BAŞKAN VERDİ
Derslerle, kitaplarla hiç yoktu arası. Okulun onun için tek anlamı dersi kırıp top oynamaktı. Kaçan topları almak için ağaçlara, hatta düz duvara tırmandığından arkadaşları "sincap" adını takmıştı. Zira futbol topu altın kadar kıymetliydi, kaybetmeyi göze alamazdı. Hem hayatı hem de futbolu sokakta öğrendi. Meşhur "Street Fighter" (Sokak Savaşçısı) oyunundan fırlamıştı sanki. Kendinden daha büyük çocuklarla oynuyordu. İtip kakıyor, vuruyorlardı. Ama o yılmıyor, kalkıp devam ediyordu. Ne kadar hırpalanırsa hırpalansın, ertesi gün yine karşılarına çıkıyordu. Zira vazgeçerse, bir mahalle maçından çok daha fazlasını kaybedeceğini biliyordu. Arka sokaklarda öğrendi, top cambazlığını, darbelerden sakınmayı. Ve kısa sürede herkes Tocopilla'nın süper yeteneğinden bahseder hale geldi. Öyle ki ilk futbol ayakkabılarını belediye başkanı hediye etti.
İtalyan Udinese takımı onu keşfedip 2006'da imza attırdığında henüz 18 yaşındaydı. Hayallerine doğru dev bir adım atmıştı. Sahada imkânsız görüneni ayağının tersiyle yapabildiği için "mucize çocuk" dediler genç adama. Ve Udinese onunla Şampiyonlar Ligi bileti aldı 2010'da. Artık İngiliz devleri başta, tüm büyük kulüpler onun peşineydi, ama o "dünyanın en büyüğü" dediği Barcelona'ya imza attı. Messi ile yanyana oynayacak, Guardiola gibi bir futbol filozofu hocası olacaktı.
Ön tarafta nereye koysanız oynuyor, kenarda, merkezde, forvet arkasında... Süratli, enerjik, adam geçmeyi seven stili Cristiano Ronaldo'yu andırıyor. Barcelona'nın top hâkimiyeti felsefesine adapte olmak için de dur durak bilmeden çalışıyor. Kendi ifadesiyle "futbolu yeniden öğreniyor." Bazen yetişmesi imkânsız gözüken topların peşinden öyle iştahla koşuyor ki sanırsınız çocukken kurduğu hayalleri kovalıyor.
Üçüncü sezonu Katalan ekibinde... Barselona'daki hayata da takıma da uyum sağladı iyiden iyiye. 14 maçta 11 gole ulaştı, geçen sezon attığı gol sayısını (8) çoktan geçti bile. Messi'nin sakatlık yüzünden oynamadığı son 2 ayda, 'ayağını' taşın altına soktu. Geçen hafta da 3 gol birden attı, Barcelona'da yetişmeden hat trick yapan ikinci oyuncu oldu.
O SOKAĞIN ADI ARTIK ALEXIS SANCHEZ
Yıllarca verdiği mücadele sonunda zirveye çıkmak, arka sokakların savaşçı çocuğunu hiç "bozmadı." Futboldan kalan zamanlarını genelde evinde geçiriyor. Sakin, mütevazı bir hayat yaşıyor. Ama o anlarda dahi aklı fikri futbolda, "Evdeyken zaman bir an önce geçsin de yeniden sahaya çıkayım diye sabırsızlanıyorum. Futbol benim için bir meslek değil bir tutku" diyor.
Geçmişiyle bağlarını ise koparmadı. Nereden geldiğini hiç unutmadı. Noellerde soluğu doğduğu yerde alıyor. İmzalı futbol toplarını ve yanında getirdiği diğer hediyeleri, bir kamyonetin arkasına atlayıp sokak sokak gezerek dağıtıyor. Ve o toplardan birine sahip olmak için birbiriyle yarışan çocukların, gençlerin gözlerinde Alexis Sanchez'in küçüklüğünü, geçtiği yolları görüyor. Bir meşin yuvarlağı vereceği mutluluğu en iyi o anlıyor.
Altyapısı için mali destekte bulunduğu kent belediyesi de, çıkardıkları en büyük kahramanı, milli takımın en büyük silahını unutmadı, Sanchez'in küçükken hem futbolla hem de hayatla tanıştığı sokağa onun adını vermeyi kararlaştırdı.
KADERLE HAYALLERİN BULUŞTUĞU NOKTA
Hayat herkese fırsatlar sunuyor mutlaka. Onu kullanıp kullanmamaksa insanın kendisine kalıyor. Açmadığınız bir mektup, sapmadığınız bir sokak, başvurmadığınız bir iş ilanı, sevdiğinizi söyleyemediğiniz kadın, yarım bıraktığınız bir mücadele olabilir kaçırdığınız hayatınızın fırsatı. Alexis Sanchez işte o şansı kullanan azınlığın bir parçası. Futbol olmasa belki şu an Şili'de bir yerlerde araba yıkıyordu. Ama hayatını değiştirecek fırsatla hayallerinin kesiştiği o noktaya varabilmek için asla pes etmedi. O şansı yakaladığı zaman da yetinmedi, kendini geliştirmeye devam etti.
Milyonların hayalini süsleyen fırsatı yakalayıp da heba edenlere, olduğu yerde sayıp yeteneklerine ihanet edenlere, ya da hayalleri için savaşacak iradeyi gösteremeyenlere en ibretlik cevaptır Alexis Sanchez'in hikâyesi.