Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Kalbinizle cevap verin

"Türkiye devleti, bu topraklardaki Kürtlere 'insan' gibi davrandı mı? Hasan Cemal, yeni kitabında Kürt sorununun kronolojisini çıkarıyor"

Pankreas kanserine yenik düşek Steve Jobs, 2005'te Stanford Üniversitesi'nde yaptığı o muhteşem konuşmasında şöyle diyor: "Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin. Ve en önemlisi kalbinizin ve sezgilerinizin yolundan gidecek cesarete sahip olun..."
Bu sözler, insanın karmaşık durumlarda yolunu aydınlatacak kutup yıldızının kalbi olduğunu söylüyor.
Her durumda.
İşte Kürt meselesi. Kan akıyor. Herkes birbirini suçluyor. Havanın kirlendiği, sözcüklerin hakikatle bağının koptuğu, at izinin it izine karıştığı günlerdeyiz. Kim doğru söylüyor? Böyle zamanlarda da başvurulacak tek yer var: Kalbimiz.
Şimdi size öğretilenleri bir kenara bırakın. PKK'yı, terörü, vatan millet edebiyatını. Ve, elinizi kalbinizin üstüne koyun.
Şu soruya, sadece kalbinizle cevap verin.Türkiye devleti, 80 yılı aşkın tarihinde bu topraklarda yaşayan Kürtlere 'insan' gibi davrandı mı? Gönül rahatlığıyla 'evet' diyebiliyor musunuz?

DERSİM, BİR ÇIBANDIR'
Hasan Cemal'in yeni kitabı Barışa Emanet Olun kitabında yaşananların kronolojisi var.
1925'te, Şark Islahat Planı: Vilayet ve kaza merkezlerinde, hükümet ve belediye dairelerinde ve diğer kuruluşlarda, okullarda, çarşı ve pazarlarda Kürtçe konuşmak yasak. Mahkemelerde asker ve sivil 'yerli' hakim (Kürt) görev yapmamalı.
1925'te, TBMM Başkanı Abdülhalik Renda'nın Doğu Raporu: "Türkçeyi hakim dil haline getirmek gerekir. Fırat'ın batısındaki vilayetlerin bir kısmında dağınık vaziyette yerleşmiş olan Kürtler Türk yapılmalı.''
1926'da, Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey Raporu: "Dersim gittikçe Kürtleşiyor, tehlike büyüyor. Dersim, Cumhuriyet için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kesin bir ameliyat yaparak acı sonuç ihtimali önlenmeli."
1930'da, Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt: "Benim fikrim ve kanaatim şudur ki, memleketin kendisi Türktür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır."
1930'da, Başvekil İsmet Paşa, 31 Ağustos 1930 tarihli Milliyet'te: "Bu ülkede sadece Türk ulusu ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur."

DEMOKRATİK BİR ÜLKEDE YAŞAMAK İÇİN
1931'de Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak'ın, hükümete verdiği rapor: "Kürtlük, Türk toplumu içinde eritilmelidir. Yüksek memurlara koloni (sömürge) yönetimlerindeki yetkiler verilmeli ve Kürt kökenli yerli memurlar tümüyle bölgeden çıkarılmalıdır."
1940'ta, CHP Raporu: "Kürt meselesi Türkiye'nin en mühim meselesidir. Kürtler Türkleştirilmelidir."
Bu utanç listesi uzuyor. Son 30 yılda yaşananlar ise gözünüzün önünde oldu:
Diyarbakır Cezaevi vahşeti. Ana dil yasağı. Faili meçhuller, toplu mezarlar, köy yakmalar, adam kaçırmalar. Ve binlerce ölü. Şimdi tüm ideolojik önyargılarınızı bir kenarda bırakın ve sadece bir insan olarak bu soruya bir kez daha cevap verin. "Devlet Kürtlere 'insan' gibi davrandı" diyebiliyor musunuz?
PKK, terör, KCK ve diğer gerekçeler bizi bu utançtan kurtarabilir mi? Bizi tarihin bu yükünden kurtaracak tek şey var: Kürtlere eşit vatandaşlık haklarının verilmesi. Kürtlerin de, bu ülkenin öz evladı olduğunu lafızda değil, yasalarla güvence altına alınması. Bunu insan olduğumuz için, demokratik bir ülkede yaşamak için yapmalıyız.
Ve unutmayın ki, PKK'nın Kürtler nezdinde meşruiyetini sorgulanır hale getirecek olan da bu 'insanlık halidir'
"Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin."








YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA