GALATASARAY'DA sakatlar dikkate alındığında, Caner'in pek de beceremediği sol bekliğe dönmesi (ve yine becerememesi) anlayışla karşılanabilir belki. Ama Elano'nun ne gerekçeyle M.Sarp'ın yanına montelendiği bir beyin jimnastiği yapma ihtiyacı doğuruyor: A) Sakatlar iyileşince Emre oynayamayacak, sebeplensin garip!? B) Savunmaya eziyet olsun, Neill'i aldık diye gevşemesinler!!! C)... Neyse şık çok, yer dar! Ama bu mini testin özeti belli: Galatasaray'ın 58'deki değişikliğe kadar 'göbeği' çatlıyor! Maçın başında muhtemeldir ki "Bu Neill'a, yeni Popescu' diyorlar, fiyakalanmasın" derdiyle bir gayret oynayan Servet ilk yarının sonlarında tık nefes olmaya başlayınca göbeğin zaafı daha da çıkıyor ortaya. Ne ileri top gidiyor, ne geri destek geliyor... Hal böyle olunca 19'da Barış'ın akılcı ortasını kafayla ağlara yollayan Arda'nın golü dışında pozisyon çıkmıyor Galatasaray'dan.
SPOR TURU İÇİN TIKLAYINIZ...
DENİZLİ'NİN ÇABASI YETERSİZ KALDI
Denizli'ye gelince... Belirli bir terbiyeyle oynamaya çalışıyorlar. İlk yarının sonlarında Angelov, Engin ve hatta aşka gelen Braga ile kontralar yakalıyorlar... 46'da bir 'kaptı kaçtı'da Jo, Özden'le 'yüzleşiyor' ama geçemiyor. İkinci yarıda Barış'ın 47'deki güzel şutunda Özden uyanık davranmasa Galatasaray ikinci golünü erken bulacak. Ama onun yerine 54'te Berberovic'in asistiyle Engin beraberlik golünü imzalıyor. Öyle bir dakika ki bu Galatasaray'ın üretemeyen oyunu dikkate alındığında maç 'nihavent makamında gıygıylanacak' hissi veriyor. Ama kenardan müdahale çabuk geliyor. Giovani'nin girişi ve yenen golün şok etkisi Galatasaray'ı hareketlendiriyor. 62'de kaleciden dönen kendi şutunu tamamlayan Jo, ilk golünü imzalayıp 'Jo'y of Galatasaray' (Galatasaray'ın neşesi) oluyor... Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan Denizli ofansına takviye yapıyor. Ama iki takım için de 'yürek çarpıntılık' bir pozisyon gelmiyor. Galatasaray, 3 gıcır puanıyla nefesini ezeli rakibinin ense kökünde alıp vermeye devam ediyor!