Euro 2016'ya hazırlanan A Milli Takım'ın 4 maçı kapsayan kampı sona erdi. Bu tip hazırlık dönemleri her bakımdan faydalıdır. Yeni genç isimler, Milli Takım'ın havasını hissederler, arkadaşlık bağları gelişir, idmanlarda ve maçlarda futbolcular birbirlerinin özelliklerini tanıma fırsatı bulurlar. 4 hazırlık maçına genel olarak baktığımızda mümkün olduğunca tempolu, disiplinli ve istekli bir futbol sergiledik. Fatih Terim'in alışılmış biçimde oyuncuların performansını artıran etkisini gördük. Son kaybettiğimiz ABD maçında bilhassa ilk yarıda kontrolü elde tutup ayağa paslarla organize olup kanatlara işlerlik kazandırıp ofansif girişimlerde bulunduk. Peki hücum gücü sınırlı bir rakip karşısında neden 2 gol yedik? Neden ikinci yarıda farklı skorla yenilme tehlikesiyle karşılaştık? Neden girdiğimiz 5-6 gol pozisyonundan yararlanamadık? Bu soruların cevaplarını çok iyi analiz etmemiz lazım.
Öncelikle şunu belirtmemiz gerek, zor gol atıyoruz, kolay gol yiyoruz. Günümüz futbolunda bundan daha büyük bir handikap olamaz. İyi yerleşimli alan savunmalarına karşı set oyunumuz yetersiz. Hücum girişimlerinde birçok oyuncu hareketsiz top bekliyor. ABD'ye baktığımızda, hücum ederken tüm oyuncuları hem hareket halinde hem de boşluklara depar atıyor. Terim'in elinde önlü arkalı kanatlara monte edebileceği alternatifler var. Ama bizim tip takımlar için santrforun icraatları çok önemli. Mevlüt'ün ABD'nin iki sağlam stoperi arasında ne kadar yetersiz kaldığını gördük. İyi niyetli ama kapasitesi sınırlı. Bu görev yerinin ilk plandaki ismi Burak ise öne doğru oynayan bir forvet tipi. Top saklayamıyor, sırtı karşı kaleye dönük oynama özelliği yok.
Her zaman başımızı ağrıtan en önemli sıkıntılarımızdan biri de duran toplar. Kalemize gelen duran toplarda her zaman tehlike yaşıyoruz. Üstelik bizim kazandığımız duran toplarda da etkinliğimiz olmuyor. ABD'ye karşı sayısız duran top kazandık ama ortalanan toplar havadayken rakibin hava köprüsünü tehdit edemiyoruz. Bizim maçtan sonra Fransa-Paraguay maçının ikinci yarısını izledim. Fransa çok baskılı ve etkili oynadı. Paraguay iyi bir alan savunması uyguladı. İkinci devre boyunca sadece 3 kez hücuma çıkabildiler. Üçü de uzak mesafede faullerle atılan toplardı. Paraguay'ın üç duran topu da pozisyona dönüştü. İkisini kaçırdılar, biri gol oldu. İşte günümüz futbolunun bu tip bir gol silahından biz faydalanamadığımız gibi, bize gelen duran toplarda da sıkıntılar yaşıyoruz. Terim, deneyimli bir teknik adam ayrıca bir motivasyon ustası. Bu rahatsızlıkları en aza indirecek formülleri üretmeli.
