"Tazminatının şu kadarını bırakıyor, şu kadarını bağışlıyor, konuşacak, konuşmayacak, üzgün ayrılıyor, kalbi Türkiye'de kaldı..." Gazeteler, köşe yazıları, manşetler, haberler günlerce F.Bahçe ile Daum'un arasındaki zoraki oyunu ve psikolojik harbi konuştu. Ve o zoraki harp önceki akşam sonlandı, iki taraf yollarını ayırdı. Fenerbahçe'de ikinci Daum devri de bitmiş oldu böylece. Akıllarda kalan ise, pek çok eleştirilen yönünün yanında "bizden biri Daum" oldu şüphesiz... Fenerbahçe maça çıkmak üzere. Maç öncesi İstiklal Marşı çalınıyor. Kameralar bir anda Daum'a yöneliyor. Zira tüm statla birlikte o da İstiklal Marşı'na eşlik ediyor. Nitekim bir köşe yazarı da hakkında şöyle der: "Alman olmasına rağmen elinden Türk bayrağını bırakmıyor. Atatürk rozeti ile geziyor. Söylemleri hayli milliyetçi; Türk milliyetçisi. Rengi sarı, aksanı bozuk olmasa, 'poşetten yeni çıkmışcasına taptaze bir ulusalcı' bile denilir hakkında..."
GÖNÜLLÜ TURİZM ELÇİSİ
Belki rol yapıyor belki de samimi bilinmez... Ama bir gerçek var ki, Alman teknik adam her yerde, her şekilde Türkiye'ye bağlılığını dile getirdi bugüne kadar. İşte, Yılmaz Vural'la yaşadığı 'yalaka' polemiği bile Türkiye kokan, "Ben Türkiye'nin gönüllü turizm elçisiyim" diyen Daum'u bizden biri yapan olaylardan bazıları...
2004'te Olympique Lyon ile Fenerbahçe karşılaşacaktı. Maç öncesinde Fransız basınının sorularını yanıtlarken bir anda hiddetlendi Alman teknik direktör: "Buraya sportif açıdan geldiğinizi biliyorum. Ancak buradan İstanbul ile ilgili pozitif düşüncelerle ayrılacağınızı umuyorum. Bir de şunu söyleyeyim. Türkiye Avrupa Birliği'ne girmeli." Avrupa'dan bir gazeteye verdiği söyleşide de, "Ülkemdeki basına konuşarak Türkiye'nin Avrupa için ne kadar önemli olduğunu anlattım. Türkiye'de farklı dini ve etnik gruplara mensup insanlar birlikte güzel şeyler yapıyor. Türkiye'nin üyeliği dünya barışı için önemlidir" diyecekti.
İsviçre'nin Tagesanzeiger gazetesine konuşur 2005'in ekim ayında. Fenerbahçe'nin başındadır... İsviçre o zamanlar Türkiye'yi Ermeni soykırım iddialarına ilişkin olarak sıkıştırmaktadır. Daum ise misilleme yapar: "İsviçre'nin Nazi altınları konusunda nasıl davrandığına bakarsak, ne İsviçre ne de Almanya Türkiye'ye ahlak dersi vermeye kalkışmasın." Daum aynı söyleşide, "Siz Almansınız, niye 'Biz' diyorsunuz?" sorusunu, "Ben yıllardır bu ülkedeyim. Bu ülke kalbimde taht kurdu; ikinci vatanım" diye yanıtlar.
'ATATÜRK FANATİĞİYİM'
Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum, 3-1 kazandıkları bir Diyarbakırspor maçından sonra düzenlenen basın toplantısında yine herkesi şaşırttı. Çünkü yakasına Atatürk rozeti takmıştı. "Neden?" diye soran gazetecilere yanıtı ise hazırdı: "Ben Atatürk fanatiğiyim. En büyük Atatürk..."
ANTRENMANDA CEZA KESTİ, LÖSEMİLİ ÇOCUKLARA BAĞIŞLADI
"Lösemili çocuklar için gerekirse her şeyimi veririm. Her yerden para toplayıp o çocukların iyileşmesi için harcıyorum" diyen Christoph Daum daha önce Fenerbahçe'de hiç yapılmayan bir olaya imza atarak antrenmanlara geç kalan, maçlarda kart yiyen futbolculara para cezası kesti. Hatta bununla kalmayıp kendisiyle söyleşi yapan gazetelerden de karşılığında bağış toplayıp bu paraları lösemili çocuklar için harcadı. Alman hocanın bir diğer özelliği de eşofmanının rengi değişse de değişmeyen "Gazi" reklamı oldu. Almanya'nın en büyük şirketleri arasında yer alan firmayı dünya pazarına Daum tanıttı. Şirketin Genel Müdürü Kahraman Erdin de 17 yıllık ortaklıkları için "Çok da iyi dostuz" diyor.
İÇMEYE DE GİTTİ CAMİYE DE
Alman Teknik Direktör Daum, gün geldi eşiyle birlikte camileri gezdi, cenazelerde en önde saf tutup dua etti. Gün geldi, Türk usulü eğlendi, fasıl eşliğinde rakısını yudumladı
.
