Peşinen söyleyelim. "Hüküm giyene kadar herkes masumdur..." Evrensel hukuk dilinde "masumiyet karinesi" olarak tanımlanan bu kural 'Liseli Ayten Cinayeti'nde katil şüphelisi olarak önceki gün tutuklanan 18 yaşındaki M.E.İ. için de geçerlidir. Haberimizi özel kılan detay, Ayten Kıvılcım'ın katil şüphelisi eski sevgiliyi, internetteki sohbet platformu MSN'de kullandığı nick name'in (takma isim) yakalatmış olması. İlk günden bu yana yakından izlediğim olayın iç yüzünde bakın neler vardı.
BAŞINDAN BERİ ŞÜPHELİYDİ
Bodrum Torba'daki evinden "Bakkala gidiyorum" diye çıkıp kaybolduktan 35 gün sonra cesedi bulunmuştu liseli Ayten'in... 17 yaşındaki kız hunharca öldürülmüştü. 2 kuzeni başta olmak üzere pek çok şüpheli sorgulanıp delil yetersizliğinden serbest kalmıştı. Çürümüş cesetten Adli Tıp da hiçbir bulguya ulaşamayınca dosyanın faili meçhul olarak kapanmasına ramak kalmıştı. Ancak Muğla jandarma istihbarat ekipleri, savcılığın bilgisi dahilinde teknik takibi bıkıp usanmadan sürdürmüştü. Gizli tanıkların ifadesi, olayların daha önceki seyri bütün yolları tek bir isme, Ayten'in eski sevgilisi ve sınıf arkadaşı M.E.İ.'ye çıkarıyordu. Delikanlının daha önce okulda genç kızı taciz ve tehdit ettiği; babasına telefonla uygunsuz şeyler söyleyip küfrettiği de bilgiler arasındaydı. Ancak bütün bunlar 18 yaşındaki şüpheliyi tutuklamak için yeterli delil değildi. Aralıksız süren teknik takibe rağmen M.E.İ. hiç açık vermiyordu.
VİCDAN AZABI BELİRTİSİ İSİMLER
Tam her şey bitti, dosya kapanacak sanılırken zanlı büyük bir gaflete düştü. İnternetteki bazı paylaşım sitelerine oldukça manidar isimlerle girmeye başladı. Bunlardan en dikkat çekici olanlar, "Ölmek için sebebim yok ama yaşamak için de sınırdayım" takma adıyla, "Aşka baba dedik o bizi yetim bıraktı" yazısıydı. Uzmanlar bu durumun, zanlı gencin ruh durumundan kaynaklanmış olabileceğini, tipik bir 'vicdan azabı' belirtisi olduğunu belirledi. Bodrum Başsavcılığı ve jandarmanın gözetiminde S.K. adlı bir kadın haberci, kendini 16 yaşında Duygu adlı bir genç kız gibi tanıtarak Facebook'ta şüpheliye arkadaşlık önerdi.
HASTANEYİ BASIP TEHDİT ETTİ
Bu isteği kabul eden zanlı ile 'Duygu' arasında haftalar süren yazışmalar sırasında, sorulan tuzak sorulara çelişkili yanıtlar veren zanlının tüm telefon kayıtları da netleşmeye başladı. Şüpheli genç, Duygu zannettiği haberci S.K.'ye "En sevdiğim insan Ayten öldürüldü. Katilini bulsam kendi elimle cezelandırırım" diyordu ama Ayten'i arkadaş listesinden hem de kaybolduğu tarihte çıkarıp atmıştı. Kadın haberci ayrıca M.E.İ.'nin 'duvar fotoğrafları' arasında göze çarpan çok sayıdaki otopsi fotoğrafını da sormuştu. "İnsan cesedi kaç günde çürüyor merak ettim" diye yanıtlamıştı genç adam da... Bu arada talihsiz kızın babası Necati Kıvılcım savcılığa başvurarak, "Bu çocuk, bir sabaha karşı beni aramışdı. Sarhoşluktan dili dolanıyordu. Bana 'Sor bakalım kızına. Onunla her fırsatta nasıl sevişiyorum. Nasıl kullanıyorum onu' dedi" şeklinde bilgi verdi. Ailenin SABAH'a verdiği bilgiye göre, genç kız öldürülmeden önce yaşadığı bu stresten depresyona girmişti. Bir akşam yine M.E.İ.'den gelen bir tehdit telefonundan sonra baygınlık geçirip hastaneye kaldırılmıştı. Tedavisi sürerken, zanlı da gizlice hastane koridoruna sızmıştı. Kızın odasını basmış, yarı baygın yatan kıza tehditler yağdırmıştı. Görevlilerin ve doktorların çabasıyla linçten kurtulan ve özür dileyen M.E.İ. yine serbest bırakılmıştı. Eldeki bilgiler ışığında savcılık "tanık olarak" genç adamın ifadesine başvurulması için karar çıkarttı. Bodrum'dan hareket eden özel jandarma infaz timi M.E.İ.'yi memleketi Gaziantep'teki evlerinde önceki gece gözaltına alındı. Savcı Adnan Kahraman'a sekiz saat ifade verdi. Suçlamaları kabul etmedi, "Ben hastaneden sonra Ayten'i hiç görmedim. Torba'ya da gitmedim" dedi. Ancak kızın kaybolmasından hemen önce Torba'ya bağlı baz istasyonu üzerinden Ayten'i aramış, 35 saniyelik son görüşmeyi yapmıştı. Israrla "Milas'taydım" demesine rağmen olay yeri yakınındaki Kıyıkışlacık Köyünde kaldığı da belirlenen şüpheli gencin kanlı tişörtü de bulundu. Otogarda yapılan tetkikler ve kamera kayıtlarını izleme sonucu M.E.İ.'nin sınavlarına dahi girmeyip gizlice Gaziantep'e hareket ettiği saptandı.
