FOTOĞRAF: Murat ŞENGÜL
İstanbul Sultangazi Gazi İlköğretim Okulu'nda eğitim gören 6 yaşındaki Deniz Güleç, hiperaktivite bozukluğu ya da dikkat eksikliği olup olmadığı kontrol edilmeden, 'yaramazsın' deyip okuldan ayrılmak zorunda bırakıldı. Okuldaki kaydı silinen Deniz Güleç'in annesi Nergiz Güleç, olayların nasıl başladığını şöyle anlattı: "Deniz'i ana sınıfına yazdırdım. Burada arkadaşlarıyla sosyalleşsin, okul aktivitelerine katılsın istedim. Çok zeki bir çocuk. Algısı çok yüksek. Ama nihayetinde bir çocuk. Çocuklar kendi aralarında kavga eder. Sonra barışır. Bir gün Deniz'den 'Arkadaşının elini ısırdı' diye şikâyet ettiler. Olayı anlamaya çalıştım. Anlatılanlara göre, arkadaşı Deniz'in sırasına oturmuş. O da kalkmasını istemiş. Arkadaşı kalkmayıp, onu itmiş. O da arkadaşının elini ısırmış. Deniz 'anne yapmadım' diyordu. Öğretmeni ise Deniz'i suçluyordu. Ve sonunda 'Deniz'i okulda istemiyoruz' dediler."
KAĞIT İMZALATTILAR
Sömestr tatilinden sonra Deniz'i sınıfına götürdüğünü, ama okul yönetiminin ısrarla Deniz'i okula almak istemediğini söyleyen anne Nergiz Güleç, "Tam iki hafta okula gidip, geldim. Çocuğumu almadılar. 'İstemiyoruz' diyorlar, başka bir şey demiyorlardı. Sonunda beni bıktırdılar. Okul müdürlüğüne 24 Şubat 2011 tarihinde dilekçe sunarak, 'çocuğumun kaydını alıyorum' diye bir yazı imzalamak zorunda kaldım. Amaçları bu yaptırımı kılıfına uydurmaktı" dedi. Anne Nergiz Güleç, okulda istenmeme duygusunun çocuğunda psikolojik tahribat yarattığını belirterek, "Deniz okulunu çok özlüyor. Arkadaşlarımın yanında olmak istiyorum diyor. Bana yaramazsın dediler deyip gözyaşı döküyor. Psikiyatriste gidiyoruz" dedi.
Anne Güleç, yaşadığı bu olayların ardından Milli Eğitim Bakanlığı'na ve Tüketici Şikâyetlerini İzleme ve Değerlendirme Derneği'ne ve internet sitesi www.sikayetvar.com'a şikâyette bulunduğunu söyledi. Nergiz Güleç, Bakanlık'tan gelen yanıtta dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHAB) olan öğrencilere yönelik mevzuatın hatırlatıldığı ve "DEHAB kararı ya da kaynaştırma yoluyla eğitim kararı alınmış olan birey için kayıtlı bulundukları eğitim kurumunda destek eğitim hizmeti için gerekli düzenlemeler okul müdürlüğünce yapılır" denildiğini denildiğini söyledi. Güleç, "Çocuğumun okula kabul edilmesini istiyorum. Çocuğumda yaratılan istenmeme duygusunun önlenmesini istiyorum" diye konuştu. Küçük Deniz ise evlerine 500 metre mesafedeki okuluna sadece uzaktan bakabiliyor. Deniz Güleç, "Ben okula gitmek istiyorum. Arkadaşlarımı çok özlüyorum" deyip, okul arkadaşlarıyla çekildiği sınıf fotoğrafına bakıp, özlem gideriyor.
OKUL YETKİLİLERİ REDDETTİ
Sultangazi Gazi İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Mustafa Tansel Yardımcı ise iddiaları reddederek, "Veli, çocuğunu kendi isteğiyle okulumuzdan aldı. Biz böyle durumlarda çocuğu mutlaka rehberlik araştırmasına yönlendiriyoruz" diye konuştu...
EĞİTİMCİLER KOLAYINA KAÇIYOR
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite ve Özel Öğrenme Güçlüğü Derneği Başkanı Nezih Çıngır, eğitimcilerin maalesef son günlerde ilk etapta 'yaramaz' diye tanımladıkları çocukların velilerini "Bizim okulumuz çocuğunuza uygun değil" diyerek başlarından savdığını söyledi. Çıngır, Türkiye'de her 100 çocuktan 13'üne hiperaktivite bozukluğu teşhisi konduğuna dikkat çekerek, "Bu çocuklara yaramaz tanımlaması yapılmadan, mutlaka çocuğun davranış bozukluğu mu, yoksa dikkat eksikliği mi ya da hiperaktivitesi mi olup olmadığı araştırılmalı. Eğitimciler maalesef sabredemiyor" dedi.
