Veterinerlik Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kürşat Özer, birkaç yıl önce Almanya'da oturan, ancak yaz döneminde Türkiye'de bulunan bir Türk vatandaşın köpeğinin geçirdiği diz operasyonundan sonra, fizik tedavi yaptırmak amacıyla arayışa girdiğini, ancak Türkiye'de böyle bir merkez bulunmadığını öğrenmesi üzerine kendilerine mektup yazdığını anımsattı.
Mektubun ardından kendilerine yapılan bu talebi dekana bildirdiklerini ve bunun üzerine merkezin kurulması için çalışmalara başladıklarını dile getiren Özer, malzeme teminin ardından Türkiye'de ilk defa hayvanlara yönelik fizik tedavi merkezini Hayvan Fizyoterapi Ünitesi adı altında mayıs 2010'da üniversitelerinde oluşturduklarını belirtti.
Özer, fizik tedavi yönteminin insandaki geçmişinin eski olduğunu ifade ederek, hayvandaki fizik tedavi uygulamasının ise 1978'de başladığını kaydetti.
İstanbul dışından da hasta kabulü
Yaklaşık 1,5 yıldır sadece sahipli kedi ve köpeklere hizmet veren ünitede masaj, ultrason, yürüyüş bandı üzerinde kondisyon, İsveç topunda arka bacakların güçlendirilmesi ve denge kontrolü, su altı yürüme bandında egzersiz gibi tedavi yöntemlerini uyguladıklarını söyleyen Özer, haftada ortalama 5-7 hasta hayvanın tedavisini yaptıklarını anlattı.
Özer, 1,5 yıldır yaklaşık 300 civarında hastayı tedavi ettiklerini dile getirerek, hastaların çoğunlukla nöroloji vakalar, diz sıkışmasına bağlı felçler, bel omurlarında kırık sonrasında ortaya çıkan durumlar, bacaktaki eklemin açılması, ağrı tedavisi, fizik durum kondisyonu ve zayıflama gibi şikayetlerle geldiğini ifade etti.
Vatandaşların ilgisinin çok olduğunu, sadece İstanbul'dan değil kent dışından da hasta kabul ettiklerini belirten Özer, tedavi sıklıklarının bazen günlük bazen de 1-3 gün arasında, ancak hasta takibinin 3 hafta olduğunu, merkezde cerrahi ana bilim dalı personelinin tümümün kaktı sağladığını kaydetti. Özer, tedavinin seansının 50-60 lira olduğunu, ancak tedavinin uzamasına göre paket programlarının bulunduğunu kaydetti.
Hayvan seçimi ihtiyaca göre olmalı
Türkiye'de ilk defa kedilerde bir böbrek nakli ameliyatını 2 ay önce yaptıklarını belirten Özer, ''Kedilerde ölüm nedenleri arasında böbrek yetmezliği yüzde 50 oranıyla birinci sırada yer alıyor. Yaptığımız bu operasyonla Türkiye, Amerika, Japonya, Avustralya'dan sonra bu tür ameliyatı yapan 4. ülke. Türkiye, bu alanda yeni bir ülke olmasına rağmen teknolojik imkan ve personel desteğiyle bu açığı kısa zamanda kapatıyor'' dedi.
Türkiye'de insanların hayvanlara bakışını değerlendiren Özer ''Türkiye'de hayvan bakımı, ne yazık ki Avrupa'daki standartlardan çok uzak, farklı mantalite ile yaklaşılıyor. İnsanlarımız hayvanları bir eşya gibi görmekte, parasal yönden değer ile değerlendirmekte. Avrupa'da insanlar hayvanlarını evlerini paylaştıkları evlatları gibi görüyor. Belçika'da insan nüfusundan daha fazla evcil hayvan, evlerde besleniyor. Bundan bile Avrupa'da insanların hayvanlara ne kadar önem verdiklerini görebiliriz'' şeklinde konuştu.
Özer, hayvan almaya karar verirken kişinin ihtiyaçlarının, nasıl bir hayvana sahip olmak istediğini, sahibin ev durumu ve hayvanı ne kadar yürüyüşe çıkarabileceği gibi faktörlerin önemli olduğunu dile getirerek, ''Ancak biz de bunun tam tersi yapılıyor. Hayvan sahipleri alıyor parasına göre. Hatta bazıları (hava olsun diye en pahalısı hangisi bana onu verin) diyor. Aslında bu şekilde değil, ihtiyaca göre nasıl bir hayvana bakmak istiyoruz buna dikkat etmeliyiz'' dedi.
İki hafta önce araba çarptığı için diz eklemlerindeki sıkışma nedeniyle ayağa kalkamayan 17 aylık köpeğini merkeze getiren Değer Tokgöz, merkezde köpeğinin EKG'sının çekildiğini ve ona göre bir tedavi programının çıkarılacağını kaydetti. Tokgöz, böyle merkezin oluşturulmasının hayvan sahipleri olarak kendilerini mutlu ettiğini anlattı.
