Özkan, güneşteki parlamalarının son dönemlerde maksimum seviyeye geldiğini, yer çekiminin etkisi ile dünyayı da etkilediğini belirterek, patlama etkisiyle güneşten kopan parçaların atmosfere geldiğini, ancak atmosferin yoğun yapısı nedeniyle ışınların filtre edildiğini belirtti.
Güneşin radyasyon yüklü olduğunu ifade eden Özkan, patlamaların yoğun olduğu dönemlerde güneşin daha zararlı hale geldiğini vurgulayarak, ''2012 yılında güneş, yoğun patlamaların olduğu bir yapıda olacak. Bu da yoğun radyasyona maruz kalabileceğimiz anlamına geliyor. Özellikle hamile kadınlar öğle saatlerinde dışarı çıkmasın'' dedi.
Güneşteki patlamalarla oluşan yoğun radyasyonun birçok şeyi etkilediğini belirten Özkan, şunları kaydetti:
''İnternet erişiminde bazı zamanlarda oluşan aksamalar, güneşte meydana gelen patlamalardan kaynaklanıyor. Maillere ulaşamama, facebook ve twitter gibi milyonlarca kişinin ilgilendiği sosyal paylaşım sitelerindeki aksaklıklarda güneşte maksimum düzeye gelen patlamaların etkili olduğunu söyleyebiliriz.''
''Kıyamet kopacak'' iddiaları
Bu yılın sonunda ''kıyamet kopacak'' iddialarının da bulunduğunu hatırlatan Özkan, ''Google'' isimli arama motorundan ''2012'de ne olacak?'' sorusu ile arama yapıldığında 10 milyon 500 bin sonuç çıktığını ve bunların çoğunu 2012'nin sonunda kıyametin kopacağı iddialarından oluştuğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
''2012 yılı sonunda 'kıyamet kopacak' iddialarının bilimsel hiçbir dayanağı yok. Bazı insanlar bundan büyük rant sağlıyor. TV programları yapılıyor. Kitaplar çıkartılıyor. Makaleler yazılıyor. Çeşitli şifreler oluşturulup, çözülüyor. Bunların hiçbirinin bilimsel dayanağı yok. Hiçbiri gerçek değil ama maalesef bunlara inanan ve prim veren insanlar var. Marduk ve Nibiru isimli iki gezegenin olduğunu ve bu gezegenlerin bu senenin Aralık ayında dünyaya çarpacağı şeklinde bir inanış var. Bir yazar, Sümer kalıntılarını incelemiş. Marduk ve Nibiru isimli iki gezegenin 2012 yılında dünyaya yaklaşacağı ve hata çarpacağını iddia etmiş. Fakat bunların hiçbir bilimsel dayanağı yok. Böyle bir gezegen olsa dünyadaki sayısız gözlemevi bunları fark etmez miydi?''
Özkan, uydu teknolojilerinin büyük bir hızla geliştiğini vurgulayarak, TUBİTAK Uzay Merkezi'nin ilk yerli uyduyu gönderdiğini, gelecekte uydu sistemlerinin daha da aktif olarak kullanılacağını söyledi.
Son yıllarda uzayda yaşam bulguları ile ilgili araştırmalar yapıldığını ifade eden Özkan, uzayda yaşam izlerine ilişkin bazı ip uçlarına ulaşıldığını ve dünyaya benzeyen gezegenler bulunduğunu belirtti.
Özkan, güneş sistemi dışındaki bazı gezegenlerde yaşam olabileceği yönünde bazı ip uçlarına ulaşıldığına dikkati çekerek, ''Şu anda ulaşılan bilgiler gözleme dayalı bilgiler. İleride güneş sistemi dışındaki sistemlerde yakından inceleme yapılacağına ve daha somut bilgilere ulaşılacağını düşünüyorum'' dedi.
