Yıl 1968... 17 yaşındaki İstanbul doğumlu Leonidas, Cihangir'de babasının yaptırdığı binada oturuyor, sayıları 150 bini bulan diğer Rumlarla birlikte İstanbul'un keyfini çıkarıyordu. Ancak önce yaşadıkları 6-7 Eylül olayları, ardından gelen Kıbrıs gerginliği nedeniyle Leonidas ve ailesi çareyi bu ülkeden göç etmekte buldu. Atina'da yaşayan 60 yaşındaki Leonidas Mikropoulos, hasretle andığı Boğaziçi'ni, Adalar'ı, Beyoğlu'nu hatırlamak için iki yıl önce eski fotoğraflar biriktirmeye başladı. Bit pazarlarını gezdi, Rum dostlarıyla temasa geçti, eski gazeteleri buldu ve sonunda 30 bine yakın siyah-beyaz İstanbul fotoğrafı biriktirdi. İstanbul'da makaracılar, hallaçlar; bugünkü futbol statlarının, gazinoların, otellerin eski görüntüleri, birbirinden şık İstanbul insanları... Bugün artık yok olan eğlence mekânlarının davetiyeleri, sinema biletleri, henüz dev binaların yükselmediği ahşap evler...Türkiye'yi erken yaşta terk etmesine karşın akıcı bir Türkçe ile konuşan Mikropoulos, "Biraz kartpostal, biraz fotoğraf topluyorum. Hepsini çok farklı kaynaklardan bir araya getiriyorum. Ardından da albümler halinde Facebook'a yüklüyorum" diye anlatıyor. İstanbullu Rum'un Facebook sayfasında, 2 binden fazla fotoğrafa yer veriyor.
BEYOĞLU'NDA HER DİL VAR ARTIK
Mikropoulos, gününün en az 5 saatini hobisine ayırıyor. Günde 50'den fazla e-postayı okuyup, yanıtlıyor, gelen resimleri ayıklıyor. Mikropoulos, "Cihangir doğumluyum ancak 1968'de İstanbul'u terk etmek zorunda kaldım. Askere gitmediğim için vatandaşlıktan çıkarıldım ve ancak yeni Yunan kimliğimle 15 yıl sonra çok özlediğim İstanbul'a geri gelebildim. Ekonomik krizle birlikte bazı dostlarım Türkiye'ye gitti. Burada tadilat işleriyle ilgileniyorum. Belki iş bulursam dönerim" diyor. Mikropoulos, "Peki değişen İstanbul'u mu, yoksa eski İstanbul'u mu daha çok seviyorsunuz?" sorusuna ise geçmişi hatırlayarak yanıt veriyor: "Şimdi İstanbul'da ancak 2 bin Rum kaldı. Artık benim zamanımda dışarıda Rumca konuşamıyordum. Bize küfrediyorlardı. 'Vatandaş Türkçe konuşsun' kampanyası vardı. Şimdi Beyoğlu'na bakıyorum, her dil konuşuluyor. Yunan müziği çalıyor. İstanbullular bana çok nazik davranıyor, 'Eski İstanbullusun niye gittiniz sizi seviyoruz?' diyorlar. Mutlu oluyorum."