Meral Okay'ın geçen yılın ortalarında yakalandığı kanserle savaşını yakından biliyorum. Çünkü 35 yıllık aile dostluğu ve iş arkadaşlığı vardı aramızda. Meral'le aynı hastalıktan ölen aktör eşi Yaman Okay, kolejden ağabeyimiz ve tiyatro hocamızdı. Evlendiklerinde tanıştık Meral'le de. Yaman ağabeyin boyunu bosunu yakışıklılığını gören 41 kere maşallah çekerdi ama ne yazık ki 1993'te 41 yaşında kaybetmiştik onu. İşte o günden bu yana 'bir ölüye âşık' yaşıyordu kendi ifadesiyle. Yani "Yaman" bir sevdaydı çektiği... Anımsayanlar vardır: 1996'da "A Takımı" programım sırasında "Beyaz Tebeşir" adlı bir eğitim kampanyası açmıştık. Kampanyanın marşı sayılacak şarkının sözlerini Meral yazmış, Sezen Aksu besteleyip okumuştu. Yazları Bodrum Torba'da hep beraberdik. Ben hastalandıktan sonra Sezen'le ikisi çok ilgilendiler. Bana bitkisel ilaçlar getirirlerdi. Ne hazindir ki geçen yıl ortalarında ceviz büyüklüğünde bir bezeyle beliren hastalık ipucu kısa sürede çözülmez bir yün yumağı gibi oldu, sardı vücudunu. "Muhteşem Yüzyıl"ın senaryosunu da yazan bu muhteşem kadın, müthiş bir mücadele verdi. Son ana kadar direncini yitirmedi Meral. Teşhis sonrasında yine Sezen Aksu el koydu duruma. Özel bir hastanede seçkin doktorlardan oluşan bir ekip kurdu ama tıbben yapacak fazla bir şey yoktu ve sadece yaşam kalitesini yüksek tutabilmeyi başarabildiler. Bir defasında "Kanser hastalığına yabancı değilim ki. Ne kadar sevdiğim varsa bu hastalığa kurban verdim. Zaten o nedenle doktorları şaşırtacak kadar hızlı yanıt verdi bedenim tedaviye. Tek sıkıntı enerjimi sömürmesi. Ben 24 saatte 25 saat çalışmak isteyen bir insanken şimdi 10-12 saatte yorgunluk basıyor. Elbette tedaviye konsantre olmak isterim ama 'Muhteşem Yüzyıl' devam ettiği için yeni bölümleri planlamak, yazmak zorunluğu var. Çevrem çok yardımcı. Mesela Sezen Aksu, ilk günden beri koordinasyonu sağlıyor tedavide. Emel ona keza. Benim yüzümden tatil bile yapmayıp, yanımdan ayrılmıyorlar hiç" demişti.