Fevkaladenin fevkinde... Madonna mı?.. Hayır! Organizasyon mu? Ona da hayır Peki nedir fev- kaladeyi fevk eden? Seyirci... Arena Stadı'nın içini dışını tıklım eden on binlerce seyirci, sabrın, sanata-sanatçıya sadakatın, geçmişe vefanın ve sahnedeki performansa saygının doruklarına ulaştı dün gece Aslantepe'de. Ahali erkenden geldi ama Madonna 45 dakika rötar yaptı maalesef. Saat 21.30'da başlaması gereken konser 22.15'de bir gurup 'çakma' keşişin çanları çalmasıyla, dev bir buhurdanlığı giyotin gibi halat ucuyla sallamasıyla başladı. Derken sahnenin sağ ve sol bölümlerinde iblis rolü kesen akrobat dansçılar arasından art bölümden ileri doğru iri kıyım bir tüllü şadırvan yürüdü, sahte şimşekler, yıldırımlar refakatinde 'esas hatun' Madonna görüktü. Desibel ziyanlığına varan bir tezahürat eşliğinde kah dönüp devinen kah yerlerde taklak kılan, sürüm sürüm sürünen, sonrasında eller kollar üzerinde dikelen süper star, süper efor göstertti yalan yok. Şıpın işi çabuklukta dekor değişti, elinde taramalı tüfekle kala kaldı Madonna. Bir sonraki sahne canlandırmasında tüfeği atıp altı patlar türünden tabancayı kapan yıldız, 'bang bang' nakaratlı hareketli parçası esnasında, yatak odasını camdan, kapadan, bacadan ve helikopterden sarkarak basan epey bir miktar kar başlıklı, çin zopalı, sustalı pıçaklı kaslı adamı; kimileyin Jiu Jitsu marifeti kimi zamanda Cüneyt Arkın mukallidi mebzul Japon oyunuyla yere serip, tek tek vurdu, kanattı, saldırganların cümlesini bire kadar kırdı. Ardından podyumun ucuna yek başına yürüyüp şarkı söylemeye çalışınca geriyi kollamayı unuttu ve askeri tarz giyinen post modern Rambo'lar tarafından ip-lastik-koli bantı yardımıyla bağlandı. Yine de en hoş görüntü sahneye bi çabukta döşenen ince ama güçlü bantlar üzerinde yürüyüp, sallanıp, yaylanıp, atlamasıydı ki arkamda uykusunu alıp uyanan bir çocuk seyirci sordu anasına: "Anne bu kadın cambaz mı?" Bir miktar hırslı, öfkeli hatta intikamcı üslupla yazdığını fark ettiniz sanırım. Çünkünü yazı işleri ve haber merkezimizin ortak talimatıyla konserin 4 saat kadar evveli Arena'da tarassuda memur edilmiştim. 54 yaşında bir kadını 'pirimadonna' bile olsa bekleyemez sandığım huyum, oracıkta kuruyuvermişti heyhat!.. Biletimin üzerinde VİP yani Very İmportant Person yani yani 'çok önemli kişi' yazdığı halde, halden anlamayan teşrifatçı-güvenlik karışımı kardeşler duhuliye bileti olanlarla aynı labirent edilmiş yollardan geçirtti ve 20-25 dakika piyadelikle pentatlon sahası aşar gibi girebildik stat yanına (esefle kınarım bunu). Sonra baktım ki Issız Adam'dan Kara Murat'a, Siren Ertan'dan Ahmet Hakan'a herkes, harçlık biriktirip ucuz mevki kapatmış toy delikanlılar, sivilceli genç kızlarla aynı yolun yolcusu, gevşeyip acuk tolere ettim durumumu. Kadınlar helâsının hemen yanı başında konuşlu erkek helâlarına da kadınların girmesi ömrüm boyunca ilk kez rastladığım tuhaf bir manzaraydı da detayına girmiyorum olayın. Bir ara Pascal Nouma'yı, Halil Sezai'yi, tekmil Güral ailesini (Kütahya Porselen sahipleri), bizim mahalleden bir gurup semt çocuğunu, polis arkadaşları, paparazi meslektaşları falan görerek, buram buram Galatasaray kokan bu topraklarda yabancılık çeken bir Fenerbahçeli olma hüzünlü modumdan uzaklaştım. Neredeyse bıyıklarım terlediği günden bu yana hep erotik, politik ve dini temaları kullanarak sahnede mükemmellikler yaratan Madonna'yı yine aynı şekillerde görmenin hayal kırıklığı içinde biraz da erken terk ettim konseri. Hani 'kızcağıza' gücendiğimden değil, gece yazı işlerimizin pür telaş mesajlarla 'gel çabuk yaz notlarını abi' diyerek kanun gücünde davet çıkartmasından.