Fecir Alptekin
Efendim, bendeniz Sabah gazetesinde sizlerle buluştuğum bu köşenin yanısıra, yayın grubumuza ait dergilerden Touch İstanbul'da da her ay yemek, gezmek tozmak, keyif çatmak, eğlenmek coşmak vb gibi konularda yazılar yazıyorum… Malumunuz, bu aralar Ekim ayı sayısının hazırlıkları içindeyken de, işte kalemimden dökülüvermiş bir cümle: Aşk sonbahara yakışır!
***
Yalan mı? Hayır, kesinlikle değil.
Altına imzamı 10 kere atar, üstüne bire 10 bahis tutarım!
Ben anlamam arkadaş öyle yaz aşklarından filan… Bir kere sıcak hava insanın tüm ayarını bozar. Temmuz sıcağında sahilde, diskoda barda yanınıza yanaşan adamdan ne köy olur ne kasaba… Sayfiye yerinin akşamcısından kimseye hayır geldiği görülmemiştir bugüne değin, boşuna beklemeyin! Yani kaba tabiriyle "Bundan bir cacık olmaz, yoğurda yazık"!
Aşkın esaslısıysa Ekimde, Kasımda olur… Sonbaharda gelen adam/ kadın hayatta ne istediğini bilen bir insan evladıdır. Yaz geçicidir, sudur, kumdur, sabun köpüğüdür, hayata verilmiş bir moladır… Sonbahar ve ardından başlayan kış ise hayatın gerçeği, rutinidir… Sanal değil reel varoluş sahamızdır.
Sonbaharda tüm adımlar kalple, akılla, sağduyuyla atılır… Photoshoplu yaz molası/ masalı bitmiş, hayatın gerçek renkleri ortaya çıkmıştır artık. Sonbahar rüzgarları tüm pislikleri siler süpürür, etrafta sahte bir şey bırakmaz!
***
Hem sevilip sakınmalık hem de koynuna kıvrılıp saklanmalıktır sonbahar.
Aşk sonbahara yakışır.
Sonbahar aşka yakışır.
Aşık olanların "güz günleri"nin keyfini çıkarması, olmayanlarınsa aşkı bulmasını dilerken, bana gelince…
Ben, aşk olmadan da "aşık" yaşayanlardanım.
Yani, deliye her gün bayram!
YAZIYLA İLGİLİ GÖRSELLER İÇİN TIKLAYIN
YAZARA SOSYAL MEDYADAN ULAŞMAK İÇİN:
http://www.facebook.com/fecir.alptekin
https://twitter.com/feciralptekin
http://pinterest.com/fecir13/