Hem geldiği yeri, çektiği sıkıntıları unutmuyor hem de ulaştığı öykünülecek konumuna rağmen kibir, afra tafra yapmıyor. Sanat dünyası içinde Seda Sayan'ın yeri bu nedenle herkesten farklı. Arkadaşlığına, dostluğuna, karagün paydaşlığına herkes hemfikir. Bir başka ünlü sanatçıya sorulduğunda yuvarlak, klasik yanıtlar gelecek bir soruya, "Senin bir rol modelin var mıydı?" sorusuna verdiği yanıt, bunun güzel bir örneği: "Hevesli bir amatörken o kadar değerli sanatçılar vardı ki. Mesela Aksaray Yeraltı Geçidi'ne Gönül Akkor'un afişleri asılırdı. Gider o afişleri öperdim. Muazzez Abacı'ya hâlâ büyük ilgim vardır. Zaten ustaların çoğuyla tanıştım ve anlattım duygularımı. Saygımı da hiçbir zaman bozmadım. Mesela bana bir dönem 'Taş Bebek' gibi kadın dediler, yerin dibine geçtim. Gönül Yazar'la buluşup dedim ki 'Bu unvan sizin. Taş Bebek sizsiniz. Çok utandım ama benim kabahatim yok."
'PAZARDAN BİLE GİYİNİRİM'
Seda ne giyse yakışıyor. Acaba hangi markalar, pahalı giysiler, imaj danışmanlarına borçlu bunu? Yanıtı şaşırtıcı: "Hiç olmadı imaj maker'im. Bedenimi iyi tanıyan insanım. Alışverişte prova bile yapmam. Üstüme cuk oturacak giysiyi hemen fark ederim. İlk sahne kostümüm ablamın nişan elbisesiydi. Nerede kostüm alacak para o zamanlar? Hamdolsun durumum elverişli hale gelince uzun yıllar Şehriban İpek yaptı sahne giysilerimi. Sonra da Nur Yerlitaş. Maksim okulunu da mutlaka anmam lazım. Sahnede durmayı, yürümeyi, seyirciyle sıcak teması, mikrofon hakimiyetini, elbise taşımayı hep orada öğrendim. Yani üstümde büyük markaları da semt pazarından alınma şeyleri de görebilirsin. Yeter ki bunu iyi taşırım diyebileyim."
KASIRGA OLMUŞ, ESİYOR
Seda Sayan özellikle son 10 yıldır 'Yetiş Bacım' diyen herkesin yanında durmaya, yardımcı olmaya, sosyal sorumluluk projelerinde önderlik etmeye, insan ve konu ayrımı yapmadan onlara destek olmaya devam ediyor. Kadırga'nın bir zamanlarki fırtına kızı sosyal hayatın içinde de kasırgaya dönüşmüş, esmeye devam ediyor. İyi ki varsın kuzucuk. Seni seviyoruz.