Fecir Alptekin
Geçen hafta "Şanslısın!" diye bir yazı yazmıştım… Hayattaysan, sağlıklıysan, seviyorsan şanslısın. İşte ana başlıklar!
Bu başlıkların ardından gelecek, altına sırlanacak hiçbir konu, neden ya da ayrıntı daha önemli olamaz. Esas olan, sağlam vücut ve sağlam kafayla, sevdiklerinle birlikte dünya üzerinde olmak.
Ancak zaman zaman bu mutluluk tablosunu dürten, araya çomak sokan "yaramaz" cümleleri var ya hayatın, bugün biraz onların kulağını çekmek niyetim!
***
Acaba öyle mi yapmalıyım böyle mi yapmalıyım? Gitsem mi kalsam mı… Şu adam aslında beni üzüyor, bir şans daha vermeli miyim yoksa hayatımdan tamamen çıkarmalı mıyım? Bana neden öyle yaptı, böyle yaptı… Ben nerede yanlış yaptım? Bunları hak etmedim… Vs vs vs…
Kimi insanlar gerçekten azaptan ve kederden besleniyor ve beni gerçekten delirtiyorlar. Laf aramızda ben de eskiden biraz böyleydim galiba ve ne kadar yanlış yaptığımı anladığım için şimdi benzer şeyleri etrafımda görmeye dayanamıyorum…
Uzak Doğu öğretileri ve spiritüel kaynaklar diyor ki… Acı bedenine saplanma, hayata ihanet etme! Burada "acı bedeni" aslında kendimizi hapsettiğimiz tüm üzüntüler, mutsuz hatıralar, korkular, kararsızlıklar, yani kısacası teslim olduğumuz ve kendimizi içinden çıkmaya zorlamadığımız tüm olumsuz düşünceler bütününü simgeliyor. Acı bedenine saplandığın zaman hayatın gerçek değerini ve şimdiki zamanı kaçırıyor, öz benliğinden uzaklaşıp zihninin ve "psikolojik" zamanın kölesi haline geliyorsun.
***
Günümüz lisanına tercüme edersek… Biraz çevresel kaynaklı ama çokça da kendi kendimize üretip türetip çoğalttığımız suni sorular, sorunlar ve çelişkiler batağının içindeyiz çoğumuz. Rahat batıyor ya hani, ye kendini…
Tabiri caizse, muhabbete limon sıkmak!
Tek kelimeyle GEREKSİZ ve tamamen KENDİ KENDİMİZE! Çünkü aslında her şey bizim elimizde…
Hani diyorum, şu bahsettiğim üst başlıklar yerindeyse ve şu günlerde sadece kafanızı kurcalayan bazı "yaramaz" cümlelerle uğraşıyorsanız… Akıl yorgunluğunuza, gününüze, zamanınıza yazık. Tek yol hayat, tek zaman şimdi… Gerisi, güncel teferruat. Çöpe at, poşeti bağla, salla gitsin!