İzmir'de geçen yıl 27 Ağustos'ta parkta ablasıyla oynayan 6 yaşındaki Umut Ceylan bir anda kanlar içinde yere yığıldı. Hastaneye kaldırılan küçük çocuk maganda kurşunuyla vurulmuştu. Bir beyaz eşya firmasının satış bölümünde görevli 38 yaşındaki baba Ufuk Ceylan ile 38 yaşındaki 2 çocuk annesi eşi Gülhan Ceylan, evlat acısıyla yıkıldı.
MERMİNİN İZİ SÜRÜLDÜ
Emniyet Genel Müdürlüğü özel ekipler kurup, eldeki tek delil olan Umut'un vücudundan çıkarılan kurşunla günlerce iz sürdü. Ve bir süre sonra Karşıyaka'daki bir silahlı yaralama olayında kullanılan tabancadan çıkan kurşun ile Umut'un vücudundan çıkan kurşunun balistik incelemesi eşleşti. Bunun üzerine olaya karışan Can Kayı tutuklandı. Kayı, iddiaları kabul etmezken Cumhuriyet Savcısı Ahmet Şinasi Aygün tarafından hazırlanan iddianamede, "Kasten adam öldürmek" suçundan müebbet istemiyle dava açıldı. İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın, geçen 10 Temmuz'daki 2'inci celsesinde ise Kayı'nın, suç vasfının ve delillerin sanık lehine değişme ihtimali göz önüne alınarak tahliye edilmesine karar verildi. Ama bir yaralama suçundan aldığı hapis cezası nedeniyle cezaevinden çıkamadı.
'O BİZİM DE EVLADIMIZ'
Olayın kamuoyunda büyük infial yaratmasının ardından, Umut'un öldüğü General Asım Gündüz Parkı'nın ismi Umut Ceylan Parkı olarak değiştirildi. Anne Gülhan Ceylan Karabağlar Belediyesi'nde işe başladı. Adalete güvendiğini söyleyen acılı anne, "İzmir polisi bana 'Bu senin olduğu kadar bizim de evladımız' deyip, katili yakalayacaklarına dair söz vermişti. Verdikleri sözü de yerine getirdiler. Ama zanlı serbest kalınca çok üzüldüm. Devletimiz böyle birini nasıl serbest bırakıyor diye tepki gösterdim. Avukatımızla konuştum. Bize 'Sabredin, size müjdeyi vereceğiz' dedi. Ben de inancımı yüce adalete yönelttim. Bekliyorum" dedi. Her hafta düzenli olarak oğlunun mezarına gittiğini anlatan Gülhan Ceylan şöyle konuştu: "Eğer gitmezsem oğlumu yalnız bırakmış gibi hissederim. 12 yaşındaki kızım Doğa sürekli kardeşini soruyor. Bazen kardeşine mektuplar yazıyor. Yeni bir kardeş istemiyor. Çünkü aynı şeyi tekrar yaşamaktan çekiniyor. 'Neden kardeş istemiyorsun' dediğimde, bana 'Maganda kurşunları susmuyor. Arif gitti, Azra gitti. Bunlar benim duyduklarım. Duyurmadıklarım da var' diyor." Devlet büyüklerinden Umut Yasası çıkarmalarını talep eden Gülhan Ceylan, "Umut yasası, ismi gibi çocuklara ışık olsun istedim. Neden istiyorum? Çocuğumun adıyla, ışığıyla çocuklarımız yaşasın. Parkta rahat oynasın. Başka canlar yanmasın. Çocuğum en olması gereken bir yerde, parkta sebepsiz yere öldü. O gün hiç dışarıya çıkmamıştı. Parka gitmek istedi. Bilsem kapıdan dışarı çıkmazdım" dedi.
'KIZIM OLMASA ÖLÜRDÜM'
Umut'un çamaşırını yıkayıp ütüleyip tekrar aynı yere koyduğunu anlatan anne Ceylan sözlerini şöyle tamamladı: "Hiçbir eşyasını yerinden oynatmadım. Üzerinde oğlumun fotoğrafının olduğu bir gece lambası yaptırmıştım ama oğlumun mavi gözleri ışıl ışıl parladığı için o lambayı bir daha yakamadım. Özlemi içimi yakıyor. Bir an geliyor çıldıracak gibi oluyorum. Sonra geride kızım olduğumu düşünerek kendimi teselli etmeye çalışıyorum. Doğa olmasa yaşayamazdım. Uyumaya bile korkuyorum. Umut sanki karşıdan çıkıp 'Anne' diyecek gibi geliyor. Annemi, babamı kaybetsem bu kadar içim yanmaz."