Sen borç harçla aldığın tonla parayı yepyeni bir Beşiktaş kurmak için dök!
Sadece Real Madrid'den adam almakla kalma, Real Madrid'e özgü bir oburlukla transfer yap!
Sonra sahaya mecburen 2009 model takım sür! Ve Quaresma ile Guti'nin belki bir dakikada çözebileceği düğümler Nobre, Bobo, Tabata üçlüsünün ayaklarına dolansın!
Tamam! Futbol böyle bir şey! Taraftarlar, seyirciler elbette Q7'yi, Guti'yi, Tekke'yi görmek isterler. Ama Schuster'in aklının da eksiklerde kalması ve elindeki malzemeyle helva yapamayışı kabul edilemez!
***
Bir de madalyonun öteki yüzü var.
Yani Hikmet Karaman'ın taktik zekası ve Simpson'lu, Makukula'lı, Murat Erdoğan'lı, Dixon'lu Manisaspor...
Hikmet Karaman maç boyunca her pozisyonun içindeydi, hata yapan her futbolcusuna kızdı ve o hatanın tekrarlanmasını önledi. Bir hoca nasıl her dakika takımının performansını bir kademe daha yükseltir, bunun dersini verdi.
Schuster'e gelince...
Benim açımdan şaşırtıcı olan Beşiktaş'ın çok uzun bir alanda oynamasını ve rakip hücuma kalkarken orta sahada büyük boşluklar oluşması ve Alman hocanın bunu önleyememesiydi.
Ama insan içinden soruyor; Schuster acaba Trabzonspor'un Manisaspor'a yenildiği maçı hiç izlememiş mi?
***
Belli oldu ki, hastalık derinleşiyor.
Beşiktaş gol atmak için çok çabalıyor fakat döktüğü terin meyvesini almakta zorlanıyor. Buna karşılık inanılmaz biçimde kolay gol yiyor.
Öyle bir savunma düzeni ki, çok sıradan bir pas hatası veya iki stoperin arasından uzak kanada atılacak soğukkanlı bir pas bütün binayı yıkıp viran eyleyebiliyor.
Haydi bunu da anladık diyelim...
Dün akşam kanatların bütün yükünün iki beke bırakılması ve Üzülmez'le Hilbert'in maç boyunca 70 metre gidip gelmek zorunda kalmaları neyin nesiydi?
***
Beşiktaş şu ana kadar Avrupa'yı ve Süper Ligi iyi götürdü. Hem on biriyle, hem yedekleriyle siyah- beyazlıların kadrosu böyle bir mücadeleye imkan sağlıyor gibi görünüyordu.
Bundan sonrası pek iyi ışık vermiyor! Ernst'e helal olsun! Ama her işi de Ernst yapamaz ki!
