Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Şişhane'de bir mağaza!

Ne zaman yolum Şişhane'ye düşse...
Metro çıkışının orada durup uzun uzun etrafa bakmaya bayılıyorum.
Tünel'in yanı başında yükselen ve bütün meydanı hâkimiyeti altına alan İtalyan mimar Barborini'nin binası mesela...
Yani Beyoğlu Belediyesi binası.
Binanın üç caddenin birleşme noktasında bulunuşu ve zarif merdivenleri pek hoşuma gidiyor.
Giovanni Barborini deyip geçmemeli!
19. yüzyılın sonlarında İstanbul'u "süsleyen" adamlardandır.
Buna dönemin şehircilik anlayışına uygun olarak Çemberlitaş ve Divanyolu'nun yeniden düzenlenmesi de dahildir.

***
Ama en güzeli nedir, biliyor musunuz?
Gözlerinizi Haliç manzarasından ayırmadan aşağıya doğru yürümektir.
Hele gün batmaya hazırlanıyor ve gökyüzü yavaş yavaş kızarmaktaysa...
Manzara karşısında başınız döner!
Üstelik Galata Kulesi'ne, Tepebaşı'na ve Tünel'in curcunasına iki adım uzaktasınızdır.
Ve hemen oracıkta durup sağ yana dikkatle bakarsanız...
Gazete bayiinin hemen yanında bir başka güzel bina görürsünüz.
20. yüzyıl başında Yorgo Kulutros tarafından Art Nouveau stilinde inşa edilen Deniz Palas apartmanından söz ediyorum.
Bugün İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın merkezi olan binadan...
***

Geçen bayramın son günü Şişhane'deydim.
Öğle üzeriydi. Ortalık tenhaydı.
Hayat sanki birkaç saatliğine durmuş gibiydi.
Deniz Palas'ın giriş katını boydan boya kaplayan mağazanın kapısında içeri girmekle girmemek arasında kararsız kalmıştım.
Şimdi düşünüyorum da, iyi ki kapıyı itip içeri girmişim; iyi ki o güzel objelerin arasında bulmuşum kendimi! İKSV'nin yeni açılan tasarım mağazasından söz ediyorum.
Girişte kararsızdım da, sonra kolayca çıkabildim mi mağazadan?
Hayır. İnsan çıkmak istemiyor ki!
***
Böyle mağazaları çok seviyorum.
Yurtdışına çıktığımda da beni en çok bu tür yerler kendine çekiyor. Ünlü sanatçıların izlerini taşıyan bardakları, not defterlerini, yastıklarını ve ayrıca özgün tasarımcıların elinden çıkan yüzükleri, kolyeleri, çantaları, tişörtleri makul fiyata satan mağazalar.
Ama oraları ille de bir mağaza olarak düşünmek yanlış olur! Bir sergi gibi gezip çıkarsınız ya, içinizin açılmasına yeter!
Şimdi bunları yazarken hemen gidip yeniden o kedilere, martılara, cam kâselere, kalemlere, defterlere bakmak istedim.
Kediler mi? Tan Oral'ın kedi desenlerinden söz ediyorum tabii ki!
Martılar mı? Deniz Toraman'ın seramikleri onlar!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA