Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Yeni sandığımız yıl ve ben

Şu önünde eğilip türlü hallere girdiğimiz takvim akıp giden zamanı bir an için durdurabilse...
Olaylar, süreçler, olgular bir parça bile takvimin dilimlerine ve rakamlarına ayak uydursa...
Öpüp başıma koyacağım.
Ama nerde!
Yok öyle bir şey!
Bizi kendi cenderesinde boğan geçim, iş güç gibi şeyler dışında hiçbir şey takvimi ciddiye almıyor.
Bir de medya tabii.
Yine bütün gazete sayfalarında sanki 31 Aralık gecesini ertesi sabaha bağlayan saatlerde her şey değişecekmiş gibi beklentiler, umutlar, hayaller, dilekler...
İtiraf ediyorum, içimden "yahu bu kadar duanız vardı da neden bugüne saklıyorsunuz?" diye söylenmiyor değilim.
Hele şu her yeni yıldan barış ve adalet isteyip duranlar...
Bunu yeni yıldan, siyasetçilerden, evrenden falan istemek yerine biraz da kendinizden isteseniz; gün içinde hani, kendi hayatınızda biraz daha barışçıl, biraz daha adaletten yana olsanız...
Hayal bunlar! Öyle mi!

***

Eskiden bir âdetim vardı.
Köşemde yeni yılda nasıl yaşamayı, hangi tavırları tercih edeceğimi yazıyordum.
Madem bugüne ve takvimin getirdiklerine özel bir anlam atfediliyor, o zaman dilek ve beklenti yerine kararlılıklarımızdan konuşalım, diye.
Açtım o yazılarımın birkaçını...
Hemen hepsinde ortak cümle şu: "Ezbere hayatların ruhu olmadığına dair inancımı bu yıl da inatla koruyacağım."
Bir de şu var: "Mutsuzluklarını ahlakçılık sananlarla, ahlaksızlıklarını mutluluk diye pazarlayanlarla hiç işim olmayacak."
Aynen devam!
Ha! Unutmadan...
Son yıllarda "Gerekli düşmanları kazanma sanatı"nda (Nietzsche'nin anısına selam!) epeydir tembellik ettim, becerilerim zayıfladı.
2013'te egzersizlere kaldığım yerden başlamalı mı, bilmem ki!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA