Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Muhalif olmak!

Koluna Atatürk dövmesi yaptırmış, üzerine Che tişörtü giymiş delikanlı diyor ki, "Abi benim ruhum muhalif, ne yapayım!"
Huysuzum, huzursuzum, itiraz etmeyi, karşı çıkmayı severim anlamında söylese bunları, gene iyi!
Oysa bayağı güncel ve siyasi bir kastı var.
"Daha baştan çoğu şeye muhalif gözle bakamayacağını kabul edip koluna kazıtmış, üzerine giysi yapmışsın" desem, anlamaya niyeti olur mu? Yok!
O sırada aklıma geliyor.
Hiperaktif tavırları ve hükümete veryansın edişiyle tanınan bir televizyoncu da geçen gün "eleştirel düşünceli, muhalif ruhlu bir adamım" diye caka satmıştı.
"Çok uçuk biriyimdir" demekten ayrı bir keyif alan ama hayatının hiçbir bölümünde konforunu bozup "uçmaya" cesaret edememiş magazin ünlülerini andırıyordu.

***

Vurgulamaktan bıkmayacağım bir şey var...
Kötü talim terbiyenin iyi sonuçlar doğurması; zihni resmi ezberlere boğan bir milli eğitimin açık fikirli mezunlar çıkarması pek nadirdir.
O yüzden bu ülkede güncel siyasette "muhalefette olmak"la karakteristik biçimde sisteme muhalif olmayı ayırt etmekte zorlanılır.
Şimdi yukarıda anlattığım gence ve tv sunucusuna CHP'nin muhalefette olduğunu fakat özü itibariyle Türkiye'nin en muhafazakâr, en statükocu partisi olduğunu nasıl anlatacaksın!
Beyhude bir çabadır.
Bizim anlı şanlı mizahçılarımız da öyledir.
Sorarsan, hepsi "radikal muhalif"tir.
Kendi halinde insanlarla alay etmeye, karşı çıktıkları siyasetlerden insanlara sövmeye bayılırlar. Ama sıra statükonun fetişlerini ve "Beyaz Türkler"in en gülünç hallerini resmetmeye geldiğinde sus pus olurlar.
***

Gelelim, meselenin bam teline...
Sözünü ettiğim delikanlıyı bir yana bırakıyorum, onun yaşayıp göreceği daha çok şey var.
Fakat o tv sunucusuna şöyle demek istiyorum: Hem ruhen hem siyaseten dibine kadar muhalif mi olmak istiyorsun...
O zaman içinden "iktidar" geçen ne varsa, şüphe et! (Dikkat, "hükümet" değil, "iktidar" dedim.)
Mesela...
Anayasanın değiştirilemez maddelerini, zorunlu askerlik ve okulu, tıp sektörünün insan hayatı üzerindeki egemenliğini, demokrasinin kutsal sayılmasını, milliyetçiliğin göklere çıkartılmasını veya son zamanlarda çok kültürlülük tezinin pohpohlanmasını falan sorgula!
Buna var mısın?
Yoksun!
Çünkü hem aklın ermez, hem de "Erdoğan nefreti"ni muhaliflik diye pazarlayarak kendi çöplüğünde "iktidar ve itibar" sahibi olmanın keyfini sürüyorsun.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA