Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN CELAL GÜZEL

25 Ağustos 2004 MGK Kararları

Merhum Özal, MGK'nın dayatmacı tavrından hoşlanmaz ve bu kurulu aslâ Bakanlar Kurulu'nun üzerinde kabul etmezdi. Ancak, 12 Eylül dönemi henüz yeni bitmişti; darbecilerin başı hâlen Cumhurbaşkanı idi ve Özal da askerle ilişkileri iyi götürmeye çalışıyordu.
Başbakanlık Müsteşarı iken Özal'ın talimatıyla MGK gündemini ve evrakını didik didik eder, gördüğüm yanlışlıkları ve terslikleri Özal'a anlatırdım. Bu uygulamaya bakanlıklarım sırasında da devam ettik. 1988'de Millî Eğitim Bakanlığım sırasında, MİT Müsteşarlığı'nın mûtad bilgi raporunda şunların yazılı olduğunu görünce hem kahkahalarla güldüm hem de kızdım. Raporun Fethullahçı grupla ilgili değerlendirmesinde, Fethullahçıların Humeynî yanlısı oldukları ve silâhlı terör grupları oluşturarak İslâm Devrimi hazırlıkları yaptıkları yazılıydı.
Doğruca rahmetli Özal'a koşup durumu anlattım. Çok sinirlendi; daha önce de sık sık aramızda yaptığımız gibi, 'Sen üzerlerine git, duruma göre gerekirse ben de konuşurum' dedi.
Evren'in başkanlığında yapılan MGK toplantısında, önce MİT Müsteşarı raporunu okudu. Ben söz alarak Fethullah Gülen grubunu yakînen tanıdığımı, grubun Humeynî rejiminin karşısında olduğunu, terör ve silâhla ilgilerinin bulunmadığını ve raporda yazılanların doğru olmadığını kesin bir dille ifade ettim. Bunun üzerine Müsteşar klâsik bir itiraz şekliyle 'Ama elimizde bantlar var' cevabını verince, 'Burası devletin en üst kurullarından biridir. Varsa çıkarsın bantları da biz de müstefîd olalım' dedim. Bu arada müdahale vaktinin geldiğini gören Özal da beni destekleyerek raporu sert şekilde eleştirdi. Olan biten karşısında çok bozulan Evren, hırsını Müsteşar'dan aldı ve Gülen Grubu hakkındaki gerçeğe aykırı beyanlar rapordan çıkarıldı.

***

25 Ağustos 2004 MGK kararları da benzeri uygulamanın bir devamından ibarettir. O günlerin siyasî ortamını objektif şekilde değerlendirirseniz gerçek durumu anlayabilirsiniz. Şöyle ki:
1. Benim anlattığım anekdot esnasında, 12 Eylül'den sonra normal demokratik sistem uygulamasına başlanmıştı. Buna rağmen merhum Özal son derece dikkatli idi. 25 Ağustos 2004 MGK'sında ise AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesine rağmen, TSK'nın hazımsızlığı ve darbeci eğilimleri biliniyordu. Bütün 2003 yılını ve 2004 yılının yarısından fazlasını darbe endişesi yaşayarak geçirmiştik.
2. 2002 Kasımı'ndan sonra Türkiye süratle demokratikleşmeye başladı. Birbiri ardından demokratikleşme paketleri çıkarıldı. Bu paketlerin bazılarında MGK'nın statü ve yetkileri de gözden geçirildi. Lâkin aslında bir MGK toplantısı tarihi olan 28 Şubat Çukuru'na düşmemek için Hükûmet son derece ihtiyatlı şekilde hareket etmeye çalıştı.
3. 25 Ağustos 2004 MGK'sında imzalanan MGK kararları hiçbir şekilde uygulanmadı. Zamanın Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer genelgeleriyle bilâkis uygulamayı engelledi.
4. Başbakan'ın bazı hatâları olabilir. Ancak, -son dershane krizini hariç tutarsakdaima Cemaatin yurtdışındaki eğitim ve hayır hizmetlerini desteklediği gerçeğini unutmamak lâzımdır.
***

Başbakan Erdoğan, dik duruşu ve cesareti sayesinde askerî vesayeti tasfiye etmiş ve bu icraatıyla tarihe geçmiş bir liderdir. Bu gerçeği iyi bilmek ve inançlı insanları üzen bu lüzumsuz çekişmelere artık son vermek gerekir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA