Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamanın Bekir Coşkun ile İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal'ı hedef aldığı ileri sürülüyor. İnternet sitesinde yer alan açıklamada, TSK'nın, anayasanın temel niteliklerine, parlamenter demokratik sisteme sıkı sıkı bağlı olduğu vurgulanıyor. Zaten, Bekir Coşkun'un "Paşa" başlıklı yazısı, askerin meşruiyetten yana tavır koymasına tepki mahiyetinde.
Bekir Coşkun, makalesinde, sahipsiz bir kurt ile evcilleştirilmiş bir kurt köpeğinin konuşmasından söz ediyor. Kulübedeki "Paşa" isimli tasmalı köpeğin önünde yemek tabağı var, içinde kemiği, yanında su içecek kâsesi... Kurt ise, aç... Paşa, kurda akıl veriyor: "Bir sahibin olsa, sana bakar, karnını doyurur. Aç da, susuz da kalmazsın." Kurt, köpeğin boynundaki tasmayı görüyor; Paşa'ya soruyor: "Ne işe yarar?" Paşa'nın cevabı: "Nereye çekerse sahibim oraya giderim. Çünkü o, beni yönetiyor." Özgür kalmak isteyen kurt, çekip gidiyor.
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ise, Atatürkçü Düşünce Kulübü tarafından düzenlenen bir konferansta şöyle demişti: "Biz zannettik ki, cumhuriyet, balolarla korunur. Günde 5 vakit laiklikten söz ederek, laiklik korunur. Biz zannettik ki ordumuz var, o güçlü ordu bizi korur. Artık Türk silâhsız kuvvetleri var. Siz Türk silâhsız kuvvetlerisiniz."
Görüldüğü gibi, evcilleştirilmiş, yani siyasi iradenin denetimi altına girmiş orduyu, Bekir Coşkun, özgürlüğünü kaybetmiş bir müessese gibi tanımlıyor. Ümit Kocasakal'ın sözleri ise, bana göre sadece bir özeleştiri. Aslında demek istiyor ki, "Laik cumhuriyeti koruma ve kollamayı TSK'ya emanet etmiştik, bu yanlıştı."
"Genelkurmay Başkanlığı açıklama yapar mı, yapamaz mı?" tartışması bir yana, bildirinin muhtevasında bir sorun olduğunu söyleyemeyiz. Zira, verdikleri mesaj, askeri vesayete karşı bir duruşu sergiliyor: "Parlamenter demokratik sisteme ve anayasaya bağlı kalmaya devam edeceğiz".