Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Kuyruklu yalan

Akşam gazetesi sahibi Mehmet Emin Karamehmet, Meclis Komisyonu'na verdiği ifadesinde, "Nazlı Ilıcak'ı işten çıkarmamı oğlu söyledi" iddiasını dile getirmiş, Mehmet Ali'nin "Babamı batırdı, burayı da batıracak" dediğini ileri sürmüş.
Karamehmet, Dinç Bilgin ya da Aydın Doğan kadar mert çıkmadı. Onlar hadiseleri, bazı sorumluluklarını da üstlenerek olduğu gibi anlatmışlar komisyona. Karamehmet ise, maalesef, gerçeklerin üzerini örtmeye çalışmış.
Hadiseyi bir de benden dinleyin:
Akşam'ın dağıtımı medya karteli tarafından 1996'da durdurulunca, gazeteyi yaşatmak imkânsız hale gelmişti. Mehmet Ali, Akşam'ı bu yüzden Mehmet Emin Karamehmet'e devretti.
Daha sonra 1997'de, Refahyol hükümeti devrildi, Yılmaz hükümeti kuruldu. Ama perde arkasında egemen güç askerlerdi. Mart 1998'de, Erol Özkasnak, Karamehmet'i Ankara'ya davet etti; kapı önünde bekleterek istiskal etti. Telefondaki muhatabına, "Karamehmet mi, Karaahmet mi çağırdım geldi" diye konuşuyordu. Karamehmet onun, Jandarma eski Genel Komutanı Teoman Koman ile konuştuğu intibaını almıştı. Batı Çalışma Grubu ve asker hakkında yazı yazmamam hususunda uyarıldı. Karamehmet, Ankara'dan İstanbul'a döndüğünde sıcağı sıcağına o görüşmeyi bizlere anlatmıştı. Hemen akabinde, 20 Mart 1998'de işten çıkarıldım.
Karamehmet, Mehmet Ali'ye telefon etmiş, "Annene gazeteden istifa etmesini söyle" talimatını vermiş, Mehmet Ali, "O benim annem, ben ona nasıl böyle bir şey söyleyebilirim? Üstelik hiçbir kusuru yok" demiş. İşime son verildiği gün, öğlen, Akşam'a geldiğimde, Mehmet Ali'yi gördüm yüzü bembeyazdı; hasta sandım. "Neyin var oğlum?" dedim. Cevap vermedi. Odama gittim. Tam yazı yazmaya hazırlanıyordum ki, Karamehmet'in yönetimdeki adamı Suat Kalleci'nin sekreterinden bir telefon aldım. "Sizin ziyaretinize gelmek istiyorlar" dedi. Ben hemen durumu kavradım. Çünkü birçok kişinin yazılarından dolayı işine son veriliyordu. Ben de, sürekli askerin aleyhinde yazıyordum. Hatta Canan Barlas, "Daha Karamehmet seni işten atmadı mı?" diye sorup duruyordu. Sekretere "Gelmelerine gerek yok, durumu anladım" cevabını verdim.
Mehmet Ali, benim arkamdan dokunaklı bir yazı kaleme aldı: "... Nazlı Ilıcak'ın ayrılmasıyla Akşam gazetesinin temeli zedelenmiştir. Yıllarını demokrasi mücadelesine adamış, bu uğurda hapse girmiş Nazlı Ilıcak artık aramızda yok. Akşam ailesi adına üzgünüm; hem de çok. Karanlıkların efendisine yenilmiş olmanın hüznünü yaşıyorum. Bir yazarı susturmak, işine son verdirmek kimi, nereye götürür? Biz kimleri gördük! Kimler geçti iktidar koltuklarından. Bugün isimlerini bile hatırlamıyoruz. Ama her türlü badireye rağmen, ayakta olan bizleriz. ...Bugün için karanlıkların efendisine yenilmiş gibi görünüyorsak da, Nazlı Ilıcak'ın söylediği gibi her gece iki gündüz arasındadır. Her sabah dünya yeniden kurulur, her sabah taze bir başlangıçtır. Yarınlara ümitsiz bakmıyorum. Allah'a inanmayan, başlangıcı ve sonu yalnız bu dünya olanlara acıyorum. Bismillahirrahmanirrahim, Rahman ve Rahim olan Allah'ın adına demektir. Ben ve benim gibi düşünenler bu söze sığınır. Mücadelesini sonuna kadar yapar. Ancak hedefimize ulaşmak için Allah'ın sınırlarını aşmayız. Çünkü bizler için hayat bir imtihandır. Bizler Yüce Rabbimizin huzuruna çıkacağımız gün ve ondan sonrası için yaşarız. Kibrine esir düşmüş herkes gibi karanlıkların efendisi de mutlaka yok olacaktır..."
Mehmet Ali, bu yazının çıktığı gazete kupürünün üzerine bana nasihat niteliğinde görüşlerini el yazısıyla kaleme alıp odama getirmişti: "Sen haksızlığa uğradın ve her şeyden önemlisi annemsin. Günahların ve sevaplarınla hiç kimseye değişmeyeceğim annem. Dik kafalısın, doğru bildiğin yolda sonuna kadar ilerlersin. Zararı dokunsa da, inancın doğrultusunda yürürsün... Hiç et tırnaktan ayrılabilir mi? Bu acıya can dayanır mı? Dert etme bunlar gelir geçer; unutma yarınlar bizim olacak" diyordu.
Mehmet Ali'nin bana veda ettiği satırların gazetede yayınlanmasından bir gün sonra, Karamehmet, Mehmet Ali'nin de işine son verdi. GSM telefonları için lisans anlaşmasını imzalamak istiyordu. Kısa bir süre sonra da, GSM lisansına kavuştu. Bizden sonra askerin talimatı üzerine "Gülen" yazı dizisine de son verdi.
Karamehmet, gerçeği saptırmakta beis görmüyor. Ne diyeyim, Allah ıslah etsin!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA