Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Bir dönem aydınlanıyor

2007 zor bir yıldı. Cumhurbaşkanı seçimi öncesinde askerler hareketlendi. Anayasa Mahkemesi'nin, TBMM'nin toplantı yeter sayısı için "367" kararını vermesi; sözde, laikliği korumak üzere düzenlenen Cumhuriyet mitingleri; Yaşar Büyükanıt'ın 27 Nisan e-muhtırasını yayınlaması, "Sözde değil, özde laik cumhurbaşkanı" açıklamaları hep o döneme rastlar. Anavatan ve DYP'nin sonu da, o sıralarda askerle işbirliği yapan Genel Başkanları yüzünden gelmişti.
27 Nisan e-muhtırasından medyada sık sık söz edilir ama terör sebebiyle "Türk milletini kitlesel karşı koyma refleksine" davet eden 8 Haziran 2007 tarihli Genelkurmay bildirisi nedense göz ardı edilir.
Zaman gazetesinde geçenlerde çok önemli bir haber çıktı (9 Mart 2013). Gazete, Genelkurmay Başkanlığı'ndan Ergenekon mahkemesine gönderilen belgelerin içinde, Bilgi Destek Dairesi Başkanlığı'nda görevli Albay Fuat Selvi tarafından hazırlanan ve cumhuriyet mitingleri ile terör mitinglerini kıyaslayan bir çalışmanın yer aldığını belirtiyor. Bu çalışmada, terör mitingi organizasyonlarının hedeflenen etkiyi sağlayamadığı anlatılıyor: "Kitleler miting için örgütlendirilemedi. Duyuru yetersiz kaldı. TSK personelinin katılım oranı düşük oldu. Sloganlar nispeten uygun seçilmişti ama uzun uzun şiir okunduğu için mitingin heyecanı düştü. Coşkuyu arttırmak için uzman slogancılar gerekliydi. Bu yapılmadı. Mitinge gelenlere bant ve bileklik gibi simgesel değeri olan bedava malzeme verilmeliydi. Konuşmacılar amatördü. Bu da mitingin coşkusunu azalttı."
Eski adı Psikolojik Harekât olan Bilgi Destek Dairesi'nde görevli Albay Fuat Selvi, bundan böyle mitinglere TSK tarafından örtülü olarak ve kompartmantasyon yöntemi kullanılarak güç verilip desteklenmesini, uygun bir hareket tarzı olarak tavsiye ediyor.
Yukarıda yazdıklarımın daha iyi anlaşılması için ek bilgi vereyim: Türk milletinin "kitlesel karşı koyma refleksi" sergilemesini isteyen bildiri, Genelkurmay Başkanlığı sitesine 7 Haziran'ı 8 Haziran'a bağlayan gece yarısı saat 01'de konulmuştu. O tarihte böyle bir bildirinin tehlikesine işaret etmiştim: "Laiklik mitinglerinden sonra terörü lanetleyen mitingler mi isteniyor? Bu hassas dönemde kardeş kardeşe karşı mı getirilecek?" diye sormuştum. Nitekim korktuğum olmuş, şehit cenazelerinde "kitlesel refleks", hükümeti aşağılama ve protesto biçiminde ortaya çıkmıştı. 4 Haziran 2007'de (bildiriden önce), Tunceli'nin Pülümür ilçesinde, Kocatepe Karakolu'na yapılan baskında 8 askerimiz şehit düşmüş, ama cenazelerde hükümet lanetlenmemişti. Buna mukabil, 8 Haziran bildirisiyle birlikte, şehit cenazeleri miting alanına döndü. Siirt-Şirvan karayolunda patlayan mayın 4 askerimizi şehit etti. 9 Haziran'da kalkan bu cenazelerde Genelkurmay bildirisinin işaret fişeğiyle protestolar başladı. Kocatepe Camii'ndeki cenazeye Abdullah Gül, Beşir Atalay, Ali Babacan katılmıştı. Onlara karşı "Yan gelip yatmıyor, can verip yatıyor", "Yatan kelle değil Türk evlâdı" gibi sloganlar atıldı. Şırnak Güçlükonak ilçesinde mayın patlaması sonucunda şehit olan Yarbay Melih Gülova'nın cenazesi, Manisa'daki Hatuniye Camii'nden kalkarken, Bülent Arınç'a "Arınç dışarı", "Manisa seninle rezil oluyor" diye bağırdılar. Erzincan Kemah'ta şehit edilen onbaşı Ahmet Bilgiç'in Tokat'ın Zile ilçesindeki cenazesinde de, "Kahrolsun PKK, işbirlikçi AKP", "Tayyip oğlunu askere gönder", "Bu asker yatmadı vatanını satmadı" sloganları atıldı (Dikkat ederseniz, albay Fuat Selvi bu sloganları uygun, ama coşkuyu yetersiz buluyor).
Ve 22 Temmuz 2007 genel seçimlerine kadar bu böyle devam etti.
Geçtiğimiz haftalarda Genelkurmay tarafından Ergenekon mahkemesine gönderilen belgeden, şehit cenazelerindeki protestoların ardında askerin olduğunu daha iyi anlıyoruz. O zaman bunların bir tertip olduğunu ben yazmıştım, şimdi haklı çıkmanın memnuniyetini yaşıyorum.
Yalnız bir noktayı merak ediyorum: 1. Ordu Komutanı Yalçın Ataman'ın bile 28 Şubat soruşturması dolayısıyla şüpheli olarak ifadesine başvurulurken, nasıl oluyor da kara propagandanın ve psikolojik harekâtın yoğun olarak çalıştığı Yaşar Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı dönemi mercek altına alınmıyor?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA