Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

Metropolitan'da ölmeden önce balık ekmek hayali kuran kim?

New York'taki Metropolitan Müzesi'nde, bilgi almak için danışma masasına doğru yürüyorum arkadaşımla. Yaşı 60'a yaklaşan bir adam var danışmada. Gözlerinin içi gülüyor ve kimliğimizden Türkiye'den geldiğimizi görünce, "Biliyor musunuz' diyor, 'Benim ölmeden önce yapmak istediğim bir şey var." Merakla dinliyoruz müze danışma görevlisinin 'Bucket List'inde ne var diye... "İstanbul'da, Boğaz'da teknelerde balık-ekmek satılıyormuş. Balığı hemen o an denizden tutup, ızgara yapıp servis ediyorlarmış. Bir tanıtım filminde izledim ve bayıldım. Ölmeden mutlaka ben de Boğaz'da balık yiyeceğim..."
O an tanıtımın ne kadar önemli olduğunu, televizyonlarda dönen reklamların insanları nasıl etkilendiğini düşünüp duruyorum ve aslında çok da seviniyorum. New York'ta bu kez dikkatimi insanların Türkiye'ye olan ilgisi çekiyor. Daha pasaportta, polis memuru parmak izimi almak isterken, 'sağ finger' diyerek başlıyor konuşmaya... Bir an duyduğum Türkçe'ye şaşırıyorum ama O devam ediyor ve benden 'parmak' demeyi de öğrenmeye çalışıyor. Otel çalışanları, mağazalarda karşılaştığım insanlar ve restoranlarda hizmet eden garsonlar... Hepsinde bir Türkiye sevgisi seziyorum. Daha önce olmadığı gibi. Bu bana ilginç geliyor. Evet, ABD'li gazetecilerle, akademisyenlerle karşılaşınca Türkiye'yle ilgili sorun olduğunu düşündükleri konuları sormaya başlıyorlar ama sokakta bunların hiçbirini duymuyorum. ABD'li işadamlarını da merak ediyorsanız, onlar en çok "nasıl oluyor da dünya bu kadar kriz konuşurken, Türkiye böylesine büyüyor" sorusunun yanıtını almaya çalışıyorlar.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA