Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Dijital dönemin siyasal manipülasyonu

Farhad Manjoo'nun 2008'de yayınladığı True Enough (Yeterince Doğru) isimli kitabı medya ve gerçek ilişkisini tartışmaya açmış, kendisi de çeşitli tartışmaların odağı olmuştu. Manjoo'ya göre medya artık "gerçek" konusunda önemli bir dikkatsizlik ve sapma yaşamaktaydı.
Medyanın ve izleyicilerin ilgisi "gerçeğe" (reality) ve hakikate (truth) yönelik değildi.
İnsanlar sezgileriyle kabul ettikleri, öyle inanmak istedikleri için benimsedikleri hakikati ("truthiness") gerçeğin yerine koyuyordu.
Nedeni basit: bugünkü dünyada birden fazla, sayılamayacak kadar çok medya kanalı var. Bunların her biri gerçeği kendi bildiği, anladığı şekilde iletiyor. İnsanlar da kendi muhakemeleriyle karşılarındaki gerçek çelişince gerçeği bırakıp olayları görmek istedikleri açılara yöneliyor. Kısacası gerçeğe dayanması gereken, gerçeğin uzantısı olan haber "alanın" da "verenin" de dilediği gibi biçimleniyor.
Buna olanak verecek kadar da çok yayın mevcut.
Manjoo, hâkim hale gelen bu yeni modelin nerelere uzandığını göstermek için Stanford Üniversitesi'nden Shanto Iyengar'ın bir araştırmasına (diğer birçokları gibi) uzanıyor. Iyengar, Amerika'daki Demokratların ve Cumhuriyetçilerin haber izleme kanallarını meşreplerine göre seçtiğini, bunun haber algısı üstünde ayrı bir etki meydana getirdiğini araştırarak kanıtlamış.
Uzun lafın kısası bugünün dünyası haber ve kaynak zenginliğiyle bizi gerçeğe daha fazla yaklaştırmıyor. Gerçekten epey uzaklaştırıyor kitleleri. Kanıtla/belgeyle gerçek arasında eski ilişkililik yok. Mevcut ilişkililik düzeyi izleyenin güven sorununu büsbütün katılaştırıyor. İzleyen sadece kendi sezgisine güveniyor, inandığına inanıyor ve gerçeği görmek istediği gibi yeniden inşa ediyor dersem bilmiyorum kitabın temel iddiasını çok mu ileri taşımış olurum ama benim vardığım sonuç bu.
WikiLeaks'i bu çerçeve içinde nereye oturtacağız? Ortada belgeler var, çarşamba günü söylediğim gibi, bu belgelerin gerçekliği ortada ama ben WikiLeaks "olay"ının kendisine inanmakta güçlük çekiyorum. Ortada denetlenemeyen, saydamlığı sorgulanabilir, kaynakları belirsiz bir örgütlenme varsa bir güven sorunu da var demektir.
Bu düşünceyi o belgeler içinde "gerçekliğini" kendi bildiklerim ve bilincimle sınayabileceğim Türkiye hakkındaki "kâğıtlara" bakarak geliştiriyorum. O "memo"lar, "kripto"lar hangi gerçeği yansıtıyor? İlk soru bu ve bu çok vahim bir soru. Öyledir, bir ülke bir başka ülkeye bir diplomat gönderir ve o diplomatına güvenir. Onun kendisine aktardıklarını gerçek kabul eder ama bunların içerdiği öznellik/subjectivity boyutu nedir diye soracağım ki, zaten sorun tam da bu noktada patlıyor.
Haydi bunu geçelim. Peki, bu belgelerin tam manasıyla bir manipülasyon olmadığına beni kim inandırabilir. Yok efendim bir asker bunları almış da... Bu ancak kargaları falan güldürmek için öne sürülen bir iddia olabilir.
Bana göre ortada ABD (derin) devletinin bir manipülasyonu var. ABD hazzetmediği ülkeler ve yönetimlerle ilgili yeni bir girişim hazırlamıştır. Hiçbir şey yeryüzünde, hele bugün, kendiliğinden olamaz, tesadüf değildir, masum sayılmaz. Bu tür işlerde bu kurallar haydi haydi geçerlidir.
O zaman, niye şimdi şunca belgenin içinden binde bir oranına tekabül eden "şu" belgeler yayınlanıyor sorusunun somut bir cevabı var mı? Herkesin sorduğu gibi niye İsrail hakkında hiç belge yok? Niye diğer ülkeler hakkında yayınlanan belgeler Türkiye hakkındaki kadar "sistemli" değil? Ya bundan sonra belgelerin kalan kısmı yayınlanmazsa ne olacak?
Diyeceğim o ki, Amerikan yönetimi post modern bile olmayı aşmış dijital dönem manipülasyonu yapıyor. Türkiye bu manipülasyonun odağındadır.
CHP'deki gelişmeler, Öcalan'ın yaptığı son açıklama ve çıkışlar, AK Parti hakkında yayınlanan belgeler bana bu izlenimi veriyor.
Yanlış mı düşünüyorum? Niye yanlış olsun, yazının başında onca lafı boşuna etmedim.
Bir daha göz atmaz mısınız?..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA