Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Kuru kuruya cumhuriyet karın doyurmaz

Ben Atatürkçülüğü ve CHP'liliği su götürmez bir evde büyüdüm. Babam da annem de bu iki kavrama sıkı sıkıya sahip çıkardı. Nasıl çıkmasınlar? Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda doğmuş, onun kurumlarında eğitilmişlerdi. Sahip oldukları her şeyi Cumhuriyete ve Atatürk'e borçlu olduklarına inanırlardı.
1973'te ilginç bir olay geçti başımdan, evde.
29 Ekim günü Demirel, Boğaz Köprüsü'nü açmıştı. CHP yeri göğü ayağa kaldırıyordu. Köprüye gerek olmadığını söylüyordu. Matematik modellemeler ve somut iddialar bir yana köprüyü de tıpkı diğer projeler gibi reddediyordu. Komşumuz, sevgili, iznini almadığım için adını yazmayacağım, amcam CHP milletvekili, kürsüye çıkıyor, Keban barajı tartışılırken, aynen, "bu kadar enerjiyi ne yapacaksınız, toprağa mı vereceksiniz" diyordu. Ecevit, hiç aklımın almadığı bir biçimde, yıllar yılı Boğaz köprüsünden geçmeyecekti.
İşte o gün, hiç unutmam, açılışa saçma sapan bir biçimde Amerikalı komedyen Danny Kaye çağrılmıştı. Kaye, palyaço kıyafeti giymiş, yanında çocuklarla, köprüde yürümeye başlamıştı. Dur durak dinlemeyen halk da arkasından boşanınca köprü sallanmaya başlamış, geçiş durdurulmuş.
Haberi uzaktan duydum, çocuk telaşıyla, eve koşup, babama "köprü yıkılacakmış" diyecek oldum, ağır bir azar işittim. Babam, "milletin... parası... emeği... şom ağızlılık..." gibi tahmin edilmesi kolay şeyler söyleyip, "bu manasızlıkları bırakıp memnuniyet duymak lazım" dedi.
Allah Allah... CHP köprüye karşı çıkıyor, babam memnuniyet duymaktan söz ediyordu.
Sonradan bu anekdot, daha doğrusu çelişki üstünde çok düşündüm. Çünkü bütün 1960-70'ler boyunca Demirel, dosyaları koltuğunun altına alıp kürsüye çıkıyor, yol, köprü, baraj, fabrika diye sayıp döküyor, CHP mızmızlanıyor, eleştiriyor, bunların hepsine karşı çıkıyor, şimdi meselenin teorik kısmına girmeyeyim ama benim de içinde bulunduğum sol gruplarda da CHP tutumu yankı buluyordu. Gitgide zıtlaşıyordum etrafımdakilerle.
Çünkü zamanla ekonomik kalkınma, büyüme denen o meselenin olmadığı yerde güçlü bir sosyalizm olamayacağını anlamıştım. SSCB ve Lenin modeli farklı mıydı sanki? Lenin "elektrifikasyon" demiş başka bir şey dememişti. Aynı şekilde, ilk dönem Cumhuriyet de ekonomik yatırım, sanayileşme meselesine kafasını takmıştı. Olanlar 1950 sonrasında olmuş, CHP içine kapanmış, yatırım yapmayalım noktasına varmıştı. (Tamam, Menderes yatırım yapacağım diye kantarın topuzunu kaçırdı ama onu eleştirmek başka, şu söylediğim tutum içine girmek başkadır.)
Şimdi bu kalkınma iddiasının "sağ" partilere bırakılıp sol ve sosyalizm olarak yapılanlara muhalif konumda kalmak açık bir çelişkiydi. (Sonradan iki şey öğrendim. Birincisi, Demirel siyasete niçin girdiğini açıklarken "imar inşa" demişti. İkincisi, şu anda devletin en üst düzey bürokratlarından biri olan çok sevgili bir dostum onunla Rusya'ya yaptığı bir yolculukta Lenin'e ve kalkınma hamlesine duyduğu hayranlığı görmüştü.)

***

Bu "terslik" devam ettikçe etti. Hâlâ da ediyor. Daha dün Marmaray açılırken benzeri bir "heyecansızlığı" belli bir kesimde gördüm. Ben sokağa çıkıp Cumhuriyet bayramı kutlayanları çok önemsiyorum. (Buna mukabil geçen yıllarda yazdığım yazıda, seçimler için gidip Kağıthane'de ev tutan Kılıçdaroğlu'nun Cumhuriyet Bayramı'nı Bağdat Caddesi'nde kutladığını, kendi "mahallesinde" böyle bir heyecan olmadığını, bunun üstünde oturup düşünmediğini yazmıştım.) Cumhura ait bir bayramı cumhurun kutlaması sevindiricidir.
Ama o kutlama Marmaray'a karşı yapılıyorsa bunu anlayamam. Bence Marmaray'ın açılışı en güzel "resmi" törenden daha güzeldir. Eskiden kalma mühendis kafamla Anadolu'nun neden Avrupa'ya su altından bağlanmadığını düşünüp durdum yıllarca, neticede benzeri bir şey New York'ta mevcuttu ve şu kadar yıl önce yapılmıştı, biz neden yapmıyorduk?.. Şimdi gerçekleştiğini görünce sevinmeyeyim mi?
Biz büyük çelişkilerin toplumuyuz. Cumhur, Marmaray'ı seviyor, "elitler" Cumhuriyet Bayramı diyorsa ortada ağır bir çelişki vardır. Cumhuriyet ekonomik kalkınmayla güzel ve anlamlıdır. Kuru kuruya Cumhuriyet karın doyurmaz.
Marmaraylı Cumhuriyet bir kere daha kutlu olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA