Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEMAL KÖK

Kelepçeli kadına vurmak erkekliğe sığar mı lan..!

TRABZON: İki çocuk annesi 31 yaşındaki H.T., birlikte yaşadığı 45 yaşındaki Aslan Ş. tarafından çocuklarının gözü önünde boğazı kesilerek öldürüldü... "Çevirin yüzünüzü, kapatın gözünüzü. Kızmayın bana size baba olur sandım, bilemedim cellatım olacağını... Sesim sesim çıkmıyor... Duymuyor musunuz beni... Çevirin yüzünüzü, kapatın gözünüzü... "

BURSA:
Adem T., boşanmak isteyen eşi Dilek T.'yi (30), 26 yerinden bıçaklayarak ve boğazını keserek öldürdü. Katil koca 'Seni kimseye yar etmem' dedi... "Yeter, ne olur vurma. Bak canım yanmıyor artık, hissetmiyorum bile, yorma kendini... Ben başkasına yar değil, sadece mutlu olmak istedim... Çok mu istedim, yoksa 'yok mu' istedim..."

NEVŞEHİR
: 24 yaşındaki T.K. bilinmeyen bir sebepten ötürü 20 yaşındaki eşini kalbinden defalarca bıçaklayarak öldürdü. 4 yaşında çocukları var... "Canım, canım çok yanıyor. Nedir kalbimi parçalara ayıran; yo yo keskin çelik değil canımı yakan... Gözleri, gözlerini görüyorum, ne kadar soğukmuş meğer, farkedememişim? Üşüyorum...üşüyor... üşü..."

ZONGULDAK:
24 yaşındaki S.Y., terk ettiği 25 yaşındaki Anıl T.'nin sokak ortasında yağdırdığı kurşunların hedefi oldu. Hastaneye götürülen genç kadın kurtulamadı... "Nereden çıktı yine karşıma, nasıl buldu beni! Allahım; yine kaçamadım, kurtaramadım kendimi... Hayallerim hayallerim vardı onlar ne olacak şimdi..."

İSTANBUL: 63 yaşındaki eşi Kezban İ.'yi önce çok ağır bir şekilde döven Ali İ. (69) hızını alamayarak mutfaktan kaptığı ekmek bıçağıyla öldürdü. Bir gözünün çıktığı tespit edilen Kezban İ.'nin dayaktan mı bıçaktan mı öldüğü tespit edilemedi... "Hep böyleydin, bana gelince aslan kesilirdin. Tamam bırak artık ölüyorum baksana...Gözüm...gözüm acıyor... görmüyorum..."

İZMİR: Filiz Aktaş (25), işe gitmek için servis beklerken, eski eşi H.Ö.'nün (48) tabancasından çıkan kurşunlarla can verdi... "Yine yaptın yapacağını rezil ettin beni... Ne düşünür servisteki arkadaşlar... Kalkmalıyım, şimdi gelir servis... Koşmalı, kaçmalıyım... Ayaklarım, ayaklarım üşüyor hissetmiyorum..."

KONYA: Ramazan K., kuma getirdiği için evi terkeden eşi 37 yaşındaki Dilek K.'yı tabanca ile öldürdü. Ramazan K.'nın kayınpederinin evine giden eşini mutfak pencesinden içeri ateş ederek vurduğu öğrenildi... "Neden boşamadın ki beni, neden..? Yazık, ona da yazık...Dur dur yapma... Ellerim, ellerim bulaşıkta kaldı..."

ADANA: Ezgi K., 2 çocuğunu görmek için gittiği kaynanasının evinde karşılaştığı kocası Mehmet K. tarafından tabancayla başından vurularak öldürüldü... "Dur dur... Ahh... Yine göstermedin canlarımı... İyiler mi onu söyle bari... Dikkat et küçük deli yatar üstünü ört..."

İSTANBUL: 34 yaşındaki Zeynep Gökçe, cezaevinden bayram izni için çıkan kocası tarafından evde hunharca bıçaklanarak öldürüldü. Eski eşini yaraladığı için cezaevinde bulunan Z.G.'nin duvara 'ihanet' yazdığı görüldü... "Beni seviyor, düzelir diye umut etmiştim...Yanılmışım... Biri 'umut kanatlıdır, uçar' demişti...Haklıymış..."

*******

Ürkütücü, dehşet verici ve yürek burkucu değil mi? Tamamı gerçek. Evet, bu gerçeklerin kurbanları kadın, cellatları erkek! Yukardaki vakalarda kurbanların çoğu öldürülmeden önce devleti uyarmış ve yardım talep etmiş. Ama hiçbiri kurtulmayı başaramamış. Kurtulmak ve korunmak için ilk akıllarına gelen yere, devlete sığınmışlar... Ama nafile... Sorun devlet bürokrasisinin ağırlığında mı! Yoksa uygulayıcıların erkek olmasında mı? Cevap korkutucu...
Çoğunuz, geçen hafta televizyonlara, internet sitelerine ve gazetelere konu olan "İzmir Karabağlar Karakolu'nda kadına dayak" haberini izlemiş ya da okumuşsunuzdur. Devlet babanın şefkatli ve koruyucu gücünün, erkek polislerin elleri marifetiyle bir kadının suratında nasıl patladığını görmüşsünüzdür... Belki sarsılmışsınızdır, "Elleri kelepçeli bir kadına böyle vurmak erkekliğe sığar mı lan" diye aklınızdan geçmiştir belki... Belki de "Bazen gerekir" diye düşünenlerdensinizdir...Bilemem, ama bildiğim şey şu: Ellerin sahibi hep erkek...12 Eylül'ün en acımasız ve hoyrat döneminde de bu ellerin sahibi aynıydı, şimdi de...Hiç işkenceci kadın görmedim, duymadım...
Yaşı yetenler hatırlar, 12 Eylül'ün eli kanlı mimarı, patır patır asılan gençler için "Asmayalım da besleyelim mi?" demişti... Bugün de bir büyüğümüz, Karabağlar'ın dayakçı polisleri için "Ne yapalım Konak Meydanı'nda asalım mı?" dedi... "Şaşırdım, korktum... Zamanı karıştırdım...Bir an 30 yıl öncesine gittim...Umarım gelirim..."
Sevgiyle kalın...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA