Türkiye, umut vaat eden ekonomik performansı ile dünyanın da ilgi odağı. Etkileyici görünümü olumsuz etkileyecek riskin dışarıdan gelebileceğini ise Orta Vadeli Programı açıklarken Başbakan Yardımcısı Ali Babacan söyledi. Peki, dışarıda, daha doğrusu ABD'de hava nasıl? Aslında, Amerika'da, Türkiye'yi yakından ilgilendiren gelişmeler yaşanıyor. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'la, New York Türk Evi'nde dinlediğimiz, "Uluslararası Ekonomik ve Finansal Durum Analizi" bizim piyasamız için dikkat çekici verilerle dolu idi.
Örneğin, küresel krizde "ikinci dip" ihtimalinin zayıfladığı, "yavaş büyüme" dönemine girildiği konuşuluyor. ABD Merkez Bankası, para basmaya kararlı görünüyor.
Çünkü ılımlı büyümeye rağmen işsizlik oranı yüzde 10'da seyrediyor. Ve Başkan Obama, yüzde 60'larda olan desteğinin yüzde 30'a kadar gerilediği bir ortamda, Temsilciler Meclisi ve Senato yenileme seçimlerine giriyor. Başkan'ın, Kongre'de çoğunluğu kaybetmesine, reformcu kimliğinin zayıflamasına kesin gözüyle bakılıyor. İşte bu eko-politik durum ABD'de, FED Başkanı Bernanke'nin deyişiyle "Sıra dışı belirsizlik" olarak adlandırılıyor.

İyi ve kötü sinyallerin aynı anda geldiği ABD'deki durumu, şirket evlilikleri uzmanı Ürgüplü stratejist Ercüment Tokat'tan dinledik. Nisan 2010'da ABD'de aylık yeni istihdamın 240 bine çıkması ile başlayan umut dalgası, eylül ayında sayı 64 bine düşünce yerini karamsarlığa bırakmış. ABD'de aylık istihdam kapasitesi 150 binin altında kaldıkça aşırı oynaklık devam edecek gibi. Kaldı ki yeni konut inşaatlarına ilişkin veriler de iç açıcı değil. Amerika'nın lokomotifi olan inşaat sektöründe yeni konut inşaatı yıllık 1.7 milyondan 600 bine kadar gerilemiş. Bu, son 50 yılın en kötü tablosu.
Buna karşın, tüketim harcamaları az da olsa canlanıyor. ABD'nin 500 büyük şirketinin CEO'sunun yüzde 79'u önümüzdeki 6 ayda satışlarının artacağını söylüyor. Yatırım ve istihdam artışı bekleyenlerin oranı ise yüzde 40'larda seyrediyor. Çoğunluk görüşü, bugünkü seviyenin korunacağı yönünde.
Amerika'daki belirsizlik algısını en iyi yansıtan rakamlar ise ciddi nakit varlığa sahip şirketlerin, en küçük bir hamle yapmamasında görülüyor. Nitekim; Apple 51 milyar dolar, Cisco 39.9 milyar dolar, Microsoft 36.8 milyar dolar, Google 33.4 milyar dolar, Pfizer 30.3 milyar dolar varlığını yeni yatırıma veya şirket alımlarına dönüştürmeyip, beklemeyi tercih ediyor.
Bu manzara içinde Türkiye, "Büyümesiyle, ticari fırsatlarıyla, hukuk devleti standartlarıyla, evrensel iş standartlarına uyumuyla" benzersiz olarak değerlendiriliyor. Meşhur BRIC (Brasil, Russia, India, China) için "eski hikâye" deniliyor. Yeni trend CIVETS yani Colombia, Indonesia, Vietnam, Egypt, Turkey, South Afrika. Ama bu listede öncelik Türkiye'de.
Ve nihayet bu büyük resmi Bakan Çağlayan'ın Uluslararası İş Konseyi'nde verdiği mesaj tamamlıyor.
Önümüzdeki 70 günde 28 ülkeye ticari sefer düzenleyeceğini söyleyen Çağlayan, Cumhuriyet'in 100'üncü yılında dünyanın 10 büyük ekonomisi arasında yer alması hedeflenen Türkiye'nin bunu başarıp başaramayacağını merak eden yatırımcılara, "Son yedi yılda ekonomimizi dört kat büyüttük. Bizde bir söz vardır. Bal gibi yaparız!" dedi.