Kanaryaların ticarette arslan kesilmesi, yeni iş yapma kültürünün şık bir örneği...
İşin özünden ziyade şekil şartına takılıp kaldığımız yıllar, şükür ki geçmişe gömülüyor.
Genelde bu "şekil şartı", hukukla ilgili bir kavram ise de iş yapma kültüründe, zevahire takılıp kalmayı da anlatıyor.
Galatasaray'ın işlerini kendi taraftarı olmayan işadamlarına yaptırmasını "takım ruhuna ihanet" olarak değerlendirecek fanatikler çıkabilir. Fakat benzer sorunu, "iş" ile "duyguları" karıştıran her ortamda yaşamak mümkün.
Yöneticilerini, kendine bağlı şirketleriyle iş yapmaya zorlayan holding patronları da benzer "ekonomik akıl dışılığı" deneyebiliyor. Hal böyle olunca, "para grup içinde kalacak" kaygısıyla yola çıkanlar, bilançodaki kayıpları göğüslemek zorunda kalıyorlar.
Japon otolarının Amerika'ya kan kusturduğu dönemde New York Belediye Başkanı, kurum için iş makineleri alımında, "daha pahalı olmasına rağmen" kendi milli markasını seçmiş ve yarı fiyat veren Japon firmasını reddetmişti. Sonradan ortaya çıktı ki, milli markayı çoktan Japonlar satın almış, Japon markasının da çoğunluk hissesi çoktan Amerikalıların eline geçmişti.
Bugün petro-dolar, İslam'ın yeşili ile doların yeşilini birleştirdiği gibi Kızıl Bayrak'ın rengi de kapitalistlerin vazgeçilmezi halini almış durumda.
İş dünyasında şekil şartına takılıp kalanların "hükmen mağlup" olduğu bir yüzyıldayız zira...