Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERSİN RAMOĞLU (GÜNEY)

Kart piyango

Aslında bugün CHP'nin yeni bir iftirasına değinecektim…
Sonunda milletin midesini bulandırmak için, bunu da yaptılar işte...
Bu kez sahnede Atilla Kart var.
CHP'li vekil Milli Piyango'nun çekilişlerinde hile yapıldığını iddia ediyor.
Hedefe de Başbakan'ı koydu…

***
Uzay teknolojisi ile çekilişlerin yapıldığı günümüzde Milli Piyango İdaresi'ne b.k atmak CHP'den başka kimin aklına gelir ki?
Neymiş efendim, ikramiyeler hep aynı yere çıkıyormuş, para örtülü ödenekle kullanılıyormuş.
Falan filan...
Geç bunları kardeşim geç...
Özal döneminde de büyük ikramiye üç kez Adana'ya çıkmıştı…
O zaman da mı hile yapılmıştı?
Neyse...
Dedik ya adamların işi kara çalmak, mide bulandırmak.
İyi ki millet bunlara itibar etmiyor.
***
Ayrıca bugün dünyaca ünlü piyano virtüözümüz Fazıl Say'ın, ismi üzerinden siyaset yapmaya kalkışan CHP liderini haşlamasıyla ilgili bir çift laf da ben edecektim.
Ama mazeretim var.
Çünkü,
"Aklı başa yaş getirir" başlıklı yazımda ismini unuttuklarım oldu…
Durumun hassasiyeti üzerine bu yazı daha önemliydi.
1 Haziran sabahı ta İstanbul'dan nazar boncuklu o güzel çiçeği göndererek yaş günümü kutlayan Sabah Ekonomi editörlerinden Eylem Aktay'ı nasıl unuttum!
(Ben ona hep Eylo derim)
Ne Eylo ne de mavi boncuklu çiçeği unutulacak gibiydi.
Kusura bakma Eylo.
Zaro Ağa'nın dediği gibi, 'demek ki yaşlanmışız.'
Ankara sayfa sekreterlerimiz Ünal Turakoğlu, Orhan Kemal Erkılıç ve Özge Evcimen Kambur'u da atlamışız…
Durumu yukarıda özetledim.
Bir kastımız yoktur yani.
***
Gelelim sevgili Haluk Cangökçe'nin bizim için yazdıklarına…
"Ersin bey, bugünkü yazınız biraz hüzünlü geldi bana.
Sanki bir veda yazısı gibi! 'İnsan, yaş aldıkça bir tuhaf oluyor. Kötü düşünceler üşüşüyor aklına' diyorsunuz.
Bazen bunu ben de yapıyorum.
İnsanın yaşı ilerledikçe zaman zaman bu tip duygulara kapılıyor...
Ölümü daha sık anar oluyor..."

***
Yaşlanmak garip bir duygu; o kadar garip ki, bir gün gelip başkaları gibi yaşlanacağımıza inanmakta güçlük çekiyoruz.
Kendi yüzümüz ve kalbimizde gerçekleşmiş olan değişiklikleri, yaşıtlarımız üzerinde zamanın bıraktığı izleri gözlemlemek suretiyle algılayabiliyoruz ancak.
Ama her seferinde kandırıyoruz kendimizi.
***
Her zaman beraber olduğumuz gözlerimiz için biz, hep bir delikanlı veya bir genç kız olarak kalırız.
"Daha gencim, yaşayacak çok uzun yıllar var önümde" diyerek Polyanna'cılık yapıp kandırırız kendimizi...
Bazen duyduğumuz 'amca', 'dede' gibi bir sözler şaşırtır bizi!..
İçimize hapsedilmiş genç, dışarıya çıkmak için deliler gibi çırpınıp durur!..
***
Bilinen bir hikayedir.
Bir rivayete göre 157 ya da 160 yıl yaşamış olan Zaro Ağa'ya hasta yatağında sormuşlar:
"Ağa bunca yıl yaşadın, hayat hakkında ne düşünüyorsun?" diye.
Zaro Ağa'nın verdiği cevap gerçekten muhteşem...
"DÜN GİBİ..."
Gerçekten de günler su gibi akıp geçiyor. Bir de bakıyoruz ki yaşlanmışız...
Değişmez kural bu...
***
Yaşanan yıllar gösterdi ki
Hayat bir tutam gülümsemeyse, üç tutam gözyaşıdır.
Yaşanan budur, gerçek bu...
Hayat dediğin 1 çay.
İnsan ise sadece 1 şeker.
Karıştırdıkça hayattan tat aldığını sanırsın.
Oysa hayatın seni erittiğini çay bitince anlarsın!
***
Cicero
'nun, yaşlılığında sorulan, "Üstad, yeniden gençliğe dönmek ister miydiniz?" sorusuna verdiği yanıt anlamlıdır:
"Yarışı birinci bitiren bir at, neden bir daha başlangıç çizgisine dönmek istesin ki!.."
Cicero'nun yaşlılık üzerine söylevi şu sözlerle biter:
"Keşke sizler de bu çağa gelseniz de, benden dinlediklerinizin doğru olduğunu kendi deneyimlerinizle anlayabilseniz."

***
Neyzen Tevfik demiş ki:
Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer,
İçsen de tükenir içmesen de;
Bu yüzden hayattan tat almaya bak,
Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da...
Cangökçe'ye teşekkürler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA