Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Zımpara yeter, kadife lütfen!

Ülkenizi yabancıların istila etmesini istemezsiniz, değil mi? Niçin istemezsiniz? Yani ne olur istila ederlerse?
Çok kötü şeyler olur. Manen, maddeten ezerler ulusunuzu. Nasıl ezerler? "Maddeten" nasıl olacağı açık: ekonomik bakımdan. Mallarını pazarına boca ederek, doğal kaynaklarını ucuza kapatarak, ülkeyi sömürge gibi kullanarak.
"Manen" ezmenin yolu daha ince ve karmaşık. Frenkçeden yürütüp sıkça kullanmaya başladığımız "asimile etmek" deyimi var ya. Kişiliğini eriterek kendine benzetmek anlamında. İstila uzun sürünce manevi ezilme o yoldan gerçekleşmeye başlıyor işte.
Bu çok kötü şeylerden olasılıklar diye söz etmiyorum. İkinci Dünya Savaşı sonrasında hepsi yaşandı. Hem yalnız yenilen değil, kazanan taraftaki ülkelerde. Amerika'nın malları ve kültürünün istilasına uğramayan yer kalmadı.
Sırf topla, tankla, uçakla sağlanmadı o yayılma. Kurbanlar müşteri oldu. Kendi istekleriyle, bayıla bayıla satın aldılar Amerikan arabalarını, blucinlerini, hamburgerlerini, "rock" kasetlerini, film biletlerini. Amerikan dizilerine baka baka birbirlerine "baybay" demeye, kızınca orta parmak göstermeye alıştılar.
Moskova'da dolaşırken dünyanın en zengin kültürlerinden birinin mirasçısı Rus gençlerinin kılıklarını, davranışlarını, şarkı diye dinleyip söylediklerini izledikçe kendimi New York'ta sandığım oldu.

***

Bu müthiş etkiyi yaratan ve yumuşak güç adı verilen silahsız kuvvetler toplamı artık Amerika'nın tekelinde değil. Belirli gelişme çizgisine ulaşan ve yaratıcılığı ile ağır basmaya başlayan bütün uluslar o olanaktan yararlanmaktalar.
Hedef kitlelere olumsuz özellikler aşılanabildiği gibi, güzel sonuçlara da yol açılabiliyor. Barış, refah ve özgürlükler paylaşılabiliyor başka ülkelerle.
Çok sevindirici bir gerçek: Biz artık ikinci tür sonucu alabilenler arasındayız. Yüzyıllardır Türkiye'ye tepeden bakan Batı'nın en saygın yorumcuları bugünkü yumuşak gücümüzün dünyadaki etkilerini övüyorlar.
En çarpıcı örneklerden biri Irak'la ilişkilerimizde olumluya doğru baş döndürücü bir hızla gerçekleşen gelişme. Çok yakın geçmişte aramızdaki topraklara her an patlayabilecek bir bela bölgesi gibi bakılıyordu. Şakası yok: sınıra yığılan birliklerimiz hazırdı oraya girmeye. Dünya medyasında sıcak çatışmanın olup olmayacağı değil, ne zaman başlayacağı tartışılıyordu. Komşu ülkenin birbirine diş bileyen yöneticilerinin hepsiyle vahim gerginlikler vardı aramızda.
Kısa sürede onlarla el sıkışmakla kalmadık, birbirleriyle barıştırmaya çalışır duruma geldik. Irak'la iki katına çıkan ticaretimiz hızla artmakta. Mallarımız, yapımcılarımız revaçta. Orada 15 bin işçimiz çalışıyor, aramızdaki sınırdan her gün 1500 TIR geçiyor. Açtığımız okullarda okuyan öğrencilerin sayısı 5 bini aştı. Ahali televizyon dizilerimizi bizim vaktiyle Dallas gibi şeyleri seyrettiğimiz gibi imrenerek izliyor.
Eskiden "Araplar bizi sırtımızdan hançerledi" der dururduk. Onlar da Türklere özgürlük savaşçılarını astırmış emperyalistler diye bakarlardı. Şimdi hançer laflarının, yağlı ip anılarının yerini akıl ve dostluk aldı.
Yumuşak gücün insancıl kullanımı sayesinde.
***

Gürültüye dayanıksızlık yaşlanmanın etkilerinden biri midir, bilmiyorum. Gitgide katlanamaz olmaktayım patırtıya. Çocuklarımdan biri sesini yükselterek konuşsa "Sağır değilim" diye aksileniyorum. Her gün ekranlarda politikacı ve yorumcuların avaz avaz tartışmalarını dinlerken çektiğim eziyeti anlatamam.
Bağırtının izahtan daha inandırıcı olduğunu sanıyorlar. Tersi doğru. Kulağınız tırmalanmadan anlatılan bir teze hak vermeniz daha kolaydır.
Geçen gün Devlet Bahçeli, Tayyip Erdoğan'ın bir sözünü doğru bulduğunu söyleyince Başbakan ona teşekkür etti. Bunaltıcı bir günde serin esinti gelmiş gibi oldu; ikisi de otomatik puan kazandılar kafamda. Düşünüyorum: Yumuşak güç yalnız uluslararası ilişkilerde mi iş görür? Seçime giderken yurt içinde de kullanılsa hem taraflara, hem hepimize daha yararlı olmaz mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA