Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Günay "sorunu"

Tutarlılık herkesin makbulüdür. Ama o erdemin ne olduğu konusunda tam görüş birliği yok. Akıl karışıklığının bir sonucu da onun karşıtı sayılan döneklik kavramının polemiklerde saldırı silahı diye yerli yersiz kullanılması.
Gerçek tutarlılık ilkelerden şaşmamaktır, değişen koşullara boş vererek hep aynı şeyi yapmak ya da söylemek değil. Eski ilacı yazmaktan vazgeçip hastasına daha yararlı yenisini veren hekim tutarsızlık etmiş olmaz. Hipokrat yeminini unutur da yapımcı firmadan komisyon almak için eski ilacı yazmayı sürdürürse, asıl o zaman dönek sıfatına layık duruma düşer.
Dünya da, ülkemiz de şaşırtıcı bir hızla değişmekte. Bu hengâmede gelene ağam, gidene paşam diyen, bol ihsanla semirmiş eyyamcılarımız maalesef pek bol. Kimilerinin uzun süre aynı ağanın hizmetinde kalmasının tutarlılık gibi göründüğü oluyor. Buna karşılık, avanta değil de ilke kaygısıyla rota çizen, hangi kesim temel hedeflere uygun görünüyorsa o safa katılanlar çıktı tek tük.
Söz konusu kişileri yakından tanımadan çizgilerindeki yön arayışlarını kişilik açısından ele alanlar onlara dönek diye hakaret yağdırdılar. Politika alanında o tür itibar linçlerinden en büyük payı Ertuğrul Günay aldı.
Söylemiştim, onunla Bosna seferi günlerinde başlayan bir dostluğum var.
Bakanlığından önce konuştuğumuzda eski partisini sosyal demokrasi gücü gibi göremediğimi, toplumumuzun üstündeki ipoteklerin kaldırılması ve yığınların önünün açılması için hangi odak katkı fırsatı sağlıyorsa oraya yönelmesi gerektiğini vurgulamıştım. (Medyum değilim ama sanırım Marx'ın ruhuna danışabilseydi aynı tavsiyeyi duyardı.)
Dostluk başka, avukatlık başka. Günay'ın bakan sıfatıyla yaptıklarının bir bölümünü beğeniyor, bir bölümünü beğenmiyorum. Şimdi değineceğim konuya girmem onu savunmaktan çok kamuoyu değerlendirmelerinde gördüğüm çelişkilere dikkat çekmek amaçlı. Tutarlılık adına.


***

Herkes yakınıyor: Gerçek sorunlar çözümsüz dururken pireleri deve yapmakta üstümüze yok. Başbakan bir heykeli yerdi, Kültür Bakanı onun çevre çirkinliğini kastettiğini söyledi, Başbakan heykeli hedef aldığını açıkladı.
Siyasal sözcüler ve dün dengeli bir yorum yazan Mehmet Barlas dışında basındaki pek çok değerli meslektaş sevindirik olup "Yuuu, bakan ofsaytta kaldı!" diye kıyamet kopardılar. Başbakanı ise o yüzden Taliban sayanlar oldu.
Onun da avukatlığına soyunma niyetim yok ama, ortamın büsbütün bulanmaması için konuyu netleştirme gerekiyor yine. Taliban zorbaları bütün heykellerin yok edilmesi derdinde. Başbakan "Bu heykeli isteyen alsın, dilediği yere götürsün, çünkü boyutlarıyla buradaki eski yapıları ezdi" diyor. Aydın takımımızdan kimileri yeni Haliç köprüsü ayaklarının Süleymaniye'nin görüntüsünü aksatacak birer ucube olduğunu söylemekteler. Taliban mı onlar da?
Bir ara Tayyip Erdoğan'ın Hitler olma tehlikesinden söz edildi ciddiyetle. Hâlâ da o korkuyu işleyenler var. Peki, düşünelim: Hitler rejimi gibi düzenlerin birinci özelliği lider çevresinde onunla kimse arasında yaklaşım farkı görünmemesidir. Özgürlük ortamlarında ise öyle durumlar sorun yaratmaz.
Son aylarda Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, hatta Rusya gibi yerlerde devlet doruğundaki kişilerle başbakanlar ve bakanlar arasında görüş ayrılıkları açığa çıktı. Ofsayt düdüğü çalınmadı kimseye.
Bizde bir bakanın yorumu başbakan yaklaşımıyla örtüşmedi diye yuh tamtamları çalmak Hitler aleyhtarlığıyla bağdaşıyor mu?
Daha vahim çelişki şu:
Herkes kamplaşmayı kınar, kozların akıl ve serinkanlılık çerçevesinde paylaşılmasını ister görünüyor. Öyleyse enerjiyi çözüm arayışına değil de kavga çıkarmaya harcamak, toplum çıkarını gözetme yolundan döneklik değil midir?
***
Bugün Nâzım'ın doğum günü.
Şaire birkaç anma sözünden başka bir şey veremiyoruz ama, o ölümün ötesinden bile iki yeni şiir armağan etti halkına. Birinde yurduna ölünce dönebileceğini söylüyor. Barışma ancak o zaman olacakmış.
Onun da ruhu var mıdır, duyar mı, bilmiyorum. Seslenmek boynumuzun borcu:
"Halkın sana hiç küsmedi ki, Nâzım! Uçurumları ahmaklar ve alçaklar kazdı."
Sorunumuz onun gibileri baştan kırmayacak ortama kavuşmak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA