Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Kıroluk zorlaşıyor

Para bulup hayır işi diye hastane yaptırmaya kalksam, ama binanın içine basketbol salonu yerleştirilmesini şart koşsam, ne düşünürsünüz? Yahut orduya bağışlayacağım kışlanın bir bölümünün turistik hamam gibi inşa edileceğini açıklasam... Öylece ortaya çıkacak yapılar ne olur?
Ucube. Oralarda tıbba da, spora da, askerliğe de, turizme de doğru dürüst hizmet sağlanamaz.
Çünkü bütün o alanlarda yalnız kendi özelliklerine uygun ortamlara ihtiyaç vardır.
Tiyatro da öyledir.
Bir yapıyı konserler, kongreler, düğünler müğünler için de kullanılmak üzere dizayn ederseniz, orası "tiyatro salonu" olmaz.
Dün Dünya Tiyatro Günü idi. Kültür başkentimizde uygarlık barometresi sanat için sıfırdan yapılmış tek bina bulunmadığını acı acı düşündüren özel gün...
AKM İstanbul'un göbeğinde çürük diş gibi değil, devasa bir kanser tümörü gibi duruyor.
Tepebaşı yürek sızlatan başka bir ayıp meydanı.
Çocukluk ve gençlik yıllarımda her gün halka zekâ sergileri, kahkaha şölenleri sunan Dram ve Komedi Tiyatrolarının yerinde -keşke yeller esse!- TRT'nin çirkinlik abidesi ahmakça çöreklenmesini sürdürüyor.
Bu ayıplarımız ve facialarımız yetmedi, yenisi icat edildi. Beyoğlu'nun eski "temaşa" canlılığının son kalıntılarından biri, sahnesinde çok oyununu keyifle seyrettiğim Muammer Karaca'nın adını taşıyan tiyatro binası yıkılacakmış. Çünkü efendim, o semt turizm bölgesiymiş. Lokantalar, oteller, alışveriş merkezleri için yer açmak gerekiyormuş orada.
Ömrümde bundan akılsızca ve cahilce gerekçe duymadım. Yani bir yerde ya kültür olur ya turizm, öyle mi? Tam tersine, dünyanın bütün büyük merkezlerinde görüldüğü gibi ikisi birbirini desteklemez demek ki?
Bizde Kültür ve Turizm Bakanlığı diye bir kurum var. Muammer Karaca Tiyatrosu'nun yıkımını da durduramayacaksa, adının ilk yarısını kesip atalım. Ülkemizde büsbütün hırpalanmasın kültür kavramı.

***

Biliyorum, somut olmayan değerlerin etkili korunması devlet eliyle değil, bireylerde bilinçlenme ve aydınlanmanın gelişimiyle sağlanır. O genel uygarlaşmanın üst sınıf kesimindeki adı zenginlerin burjuvalaşması.
Bizim aydın çevrelerimizde eskiden beri sık duyulan laftır: "Para kazananlarımız çoğaldı ama kıroluktan kurtulanı yok gibi."
Oysa Türkiye pek orada değil artık. İstanbul'da yaşanan tiyatro ayıplarına, kitap saçmalıklarına, medya ucuzluklarına bakıp bunalsanız da, iyi belirtiler gözden kaçmamalı.
Benim iç açıcı bir gözlemim oldu.
Geçen yaz parasal konuları soruştururken Serdar Nurdoğan adında bir genç adamla tanıştım.
Ekonomi, finansman, ticaret sorunlarını şaşılacak kadar derinlemesine biliyor, iş diye de borçluların kredi kartı zorluklarını çözüyor, iyi para kazanıyordu. "Bu kadar akıllı ve bilgili delikanlı keşke başka bir şeyle uğraşsa" gibi bir düşünce geçmişti aklımdan.
Birkaç gün önce Eyüp Belediye binasında Sırp ressam Bata Protic'in resim sergisinin açıldığını duyunca merakla gidip baktım. Savaşta düşman bellediğim kavmin o ilginç sanatçısının sağken İstanbul'da hayli vakit geçirmiş, yerel görüntülerimizi değişik açılardan değerlendirmiş olduğunu okumuştum.
Orada yine Serdar Nurdoğan'ı gördüm.
Sergiyi düzenleyen oymuş. Para pul işlerini kardeşine bırakmış, kendini resim uzmanlığına vermiş. Bayram Gümüş, Memduh Kuzay, Devrim Erbil, İbrahim Örs, Adem Genç, Mustafa Aral gibi pek çok ressamımızın eserlerini topluyormuş.
Önce bunu romantik bir dönemeç sandım.
Konuşunca anladım ki değilmiş. Sevdiği ve iyi bildiği işi yapma fırsatını yakalama örneği imiş ama, aynı zamanda "fizibilitesi yüksek", yüzde yüz gerçekçi ve pratik bir atılımmış. Çünkü akıllıca yapıldığı zaman resim yatırımcılığı borsada oynamaktan ya da emlak alıp satmaktan çok daha verimli bir kazanç kapısı olmuş bizde de.
***

Kısacası, Türkiye'de sanat ve kültür gibi kavramlar özenti malzemesi olmaktan çıkıyor artık. Ülkemizde yontulmamışça yaşamanın mazeretleri hızla azalıyor.
Gelişen ortama uyabilenler uyacak. Uyamayan kırolar koltuklarının altında servet değerinde resimlerle yürüyüp tiyatroya gidenlerin arkasından bakakalacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA