Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Kırılan kirişler

Pil uçlarının, akü kafalarının biri negatiftir, biri pozitif. Doğru bağlanırsa sonuç alınır; iki uç da negatif olursa bir yere varılamaz. Aydın geçinen kesimimizde yazık ki öyle bir çıkmaz var. Her seçeneğin olumsuzluğa sürüklenmesi yüzünden yapay çözümsüzlükler üretebiliyoruz.
Ona da olmaz, buna da olmaz diyenlerimiz Atatürk Kültür Merkezi'mizi çürüterek dünyanın en iri Huysuzluk Anıtı yaptılar. Şimdi onun olumsuzluk simgeleme rekorunu gitgide kızışan tiyatro kavgamız kırmakta.
Daha önce de söylemiştim, Nabi Avcı dostum toplumumuzda gülümsemesini yüzünden eksik etmeyebilmesine şaşılacak sakin, barışçı, efendilik timsali bir bilgedir. Çatışma değil, çözüm üretir. Eskiler öyle kişilere "hallâl-i müşkilât" (güçlükleri giderici) derlerdi.
Bir de Birleşmiş Milletler'in sahne sanatları örgütü ITI-UNESCO var. Paris'teki uluslararası merkezine "Türkiye'de tiyatro bitiriliyor" yollu ihbar yağmakta ülkemizden. Oradan soruyorlar "Ne oluyor?" diye.
Türkiye merkezini temsilen cevap vermeden önce Nabi Beyle görüşmek istedim. Buluştuk, birçok konuda bir buçuk saat sohbet ettik. Devlet Tiyatromuz üstüne ağzından tek kelime çıkmadı.
İki gün sonra Radikal gazetesinden bir meslektaş aradı, tartışılan konularda devlete bir rapor verdiğimin doğru olup olmadığını sordu. Öyle bir şey olmadığını, kimsenin benden rapor istemediğini söyledim. Kendi düşüncelerimi öğrenmek istedi. Anlattıklarımı ertesi gün yayımlanan haberinde özetledi. İşte ilk üç cümle:
"Özelleştirme bir dil sürçmesidir. Kimse zarar eden bir kurumu satın almaz. Belki özerkleştirme denebilir."
Lütfen söyleyin: Bu söz tiyatrocuların aleyhine midir, lehine mi? Zaten tutumum açık. Bu köşede de, başka yerlerde de her zaman onlara daha çok yasal hak ve güvence sağlanmasını, kaynak ayrılmasını, saygı duyulmasını savundum. Başbakanın sanat çevresiyle yaptığı açık görüşmede aynı şeyleri önermem kayda geçti. Öyleyken aynı tiyatrocuların bir küçük bölümünden kaç gündür sitem almaktayım. Düşmanlarıyım sanki.
Zırvalara alışığım da, Nabi Avcı konusunda yaratılan akıl karışıklığına üzüldüm. Radikal muhabiri arkadaşın kaynağını bilmediğim haberinde onun başkanlığında bir grubun Kültür Bakanlığı projesiyle "taban tabana zıt" çalışmalar içinde olduğu ileri sürülüyor. Nabi Bey "Yok öyle bir şey" dedi.
Ha, haberde yayımlanan sözlerimdeki şu cümleler de öfkeyle karşılanmış: "Yıllar önce DT'de bir reform yapılmalıydı.
Tiyatrocular kurumlarını iyileştirmek yerine birbirlerini yemeyi tercih ettiler.
"
Peki, yalan mı? Onların "kapalı" internet siteleri yıllardır dedikodu, hırgür ve sövgü işportası olmadı mı? Buyurun, DT oyuncusu Tuncer Yığcı'nın 18 Mayıs günü devtiyatro@yahoogroups.com adresinde Genel Müdür Lemi Bilgin'e hitaben yayımlanan upuzun hakaretnamesinin büyük harfli son cümlesi: "TABANLARI YAĞLA, KİRİŞİ KIR!"
Artık didişme bırakılsa da, daha çok özgürlük, daha çok olanak, daha çok SANAT yaratmak için akıl yolunda birleşmeye çalışılsa günaha mı girilir?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA