Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Kazan çatlakları

Herkes birbirine "Ölçüyü kaçırma" der, ama herkes bir yerlerde ölçüyü kaçırır. Doğaldır. Kaygan zeminli kavşaklarda freni tutmayabilir insanoğlunun. Ama ölçü kaçırmanın da ölçüsü olmalı. Vur deyince öldürme çizgisine varmamalı.
Yıllardır "Batı emperyalizminden bağımsızlık" vurgusu yapanların birçoğunun son dönemdeki tutumunda garip bir çelişki var: İç tartışmalarda tezlerine dayanak diye en çok o "emperyalist" kaynaklardan destek arıyorlar.
Mustafa Balbay ölçü haksızlığına uğradığına inandığım bir meslektaş. Hükümlüğunun uzamasına bu köşede en az on kere isyan ettim. Kendisi de o konuda ne kadar feryat etse haklıdır. Türkiye ziyareti dolayısıyla Almanya Şansölyesi Merkel'e hitaben bir açık mektup yayımladı. O ülkede yaşayan soydaşlarımızın durumunun düzeltilmesi konusunda öneriler sunuyor. Alkışlanacak milletvekili tutumudur.
Ama sözü Silivri'deki haksızlıklara getirince oranın Dachau Toplama Kampından beter olduğunu söylüyor: "Gaz odalarından daha kötü ne olabilir sorusuna şu yanıtı verebilirim: Türkiye'deki 'yargılama salonları'!"
Avrupa'nın anti-Türk propaganda odaklarına harika malzeme sunacak bu iddia soydaşlarımızın yaşantısına olumlu katkı sağlar mı acaba?

***
Gülriz Sururi oyunlarımda baş kadın kişilerini uluslararası standartların üstünde ustalıkla canlandırdığı günlerden bu yana benim anılarıma çok tatlı katkılar sağlamış, toplumdan da bol alkış almış bir sanatçımızdır.
İş alanında siyasal kaynaklı bir mutsuzluk yaşadığını duymadım. Suat Derviş'ten uyarlayıp yönettiği "Fosforlu Cevriye" oyunu hayli zamandır Ankara Devlet Tiyatrosunda büyük ticarî başarıyla sahnelenmekte. Yani kişisel açıdan manen maddeten haksızlık kurbanı olduğu söylenemez. Ama birçok meslektaşı gibi "endişeli modern". Genel gidişi Kemalizme aykırı görüyor ve bunu Atatürk övgüleriyle dile getiriyor. Öyle düşünmek istiyorsa hakkıdır.
Gelgelelim "Nutuk, benim için, dünyaya inmiş son kitaptır" dediği doğruysa, bir tarih derlemesini kutsallaştırarak Tevrat, İncil, Kuran gibi Tanrı Kelamı yerine koymuş, Mustafa Kemal'i de peygamber yapmış olur. Akılcı insan bildiğim Gülriz'in dilinde bir sürçme sayarım.
Türk tiyatrosu özen gerektiren bir reform döneminden geçiyor. Verimli çilekeşlerin çirkinlikten başka bir şey yaratmayan asalaklardan ayrılarak daha iyi bir çalışma ortamına kavuşturulmasını istiyorsak, duyarlı konularda mantık ölçülerini kaçırmamaya dikkat etmeliyiz.
Oralardaki çatlaklar musluk borusunun su kaçağına benzemez. Kazan patlarsa sel götürür ortalığı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA