Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Kader gecesi

Kaddafi'nin başına ne geldiyse, "Dili"nden geldi. Atalarımız boşuna dememişler "Dilin kemiği yok" diye. Ve de "Boğazın dokuz boğum olduğunu" boşu boşuna hatırlatmamışlar.
Libya'nın deli dolu liderinin kaderi 22 Şubat gecesi döndü. Hatırlayacaksınız, o gece Libya televizyonuna çıktı ve esip gürledi:
"Tüm gençler yarından tezi yok devrimi koruma komiteleri kurmalı... Yolları, köprüleri, havaalanlarını korumalı. Herkes oturduğu sokağın denetimini almalı. Onlara halk devriminin ne olduğunu gösterelim..."
Sonra da tehdit üstüne tehdit yağdırdı: "Tüm Libya'yı ev ev arayacağız. Silahlarınızı iade edin, yoksa kıyımlar olacak. Onlara Felluce'yi, Tiananmen'i yaşatacağız."
Öfkeden gözünün döndüğü o konuşmadaki bir sözcüğün, bir meydan adının, yani Tiananmen'in kaderini mühürleyeceğini nereden aklına getirebilirdi ki...

***

Libya'da Kaddafi güçleri ile silahlı muhalifler arasındaki çatışmalar iç savaş boyutlarına ulaşınca ve de başta Bingazi olmak üzere ülkenin doğusundaki birçok kentte sivillerin kitlesel öldürülmesi tehlikesi belirince, BM Güvenlik Konseyi krize el koydu.
Önce 26 Şubat 2011'de Kaddafi rejimine yaptırım uygulanmasını öngören ve ateşkes çağrısı yapan 1970 sayılı kararı kabul etti.
O karar Kaddafi'nin bir kulağından girip öbüründen çıkınca 17 Mart 2011'de de 1973 sayılı karar oyçokluğuyla geçti.
Hani şu son derece muğlak, ucu açık ifadelerle kaleme alınmış ünlü karar:
Sözde sadece "Uçuşa yasak bölge" ilanını öngören, ama bir yandan da "Sivillerin korunması için gerekli tüm önlemlerin alınması"na izin veren, sözde "Her türlü yabancı işgal gücünün Libya topraklarında bulunmayacağını" vurgulayan ama bir yandan da sivilleri korumak adına Libya'ya yabancı istihbaratçıların ve askerlerin sızmasına göz yuman karar...
Böyle bir kararın olağan koşullarda Güvenlik Konseyi'nden geçmesi mümkün olamaz. Ama 1973 sayılı karar geçti.
Böyle bir karar tasarısına olağan koşullarda, "Egemenlik hakları" konusunda son derece ince eleyip sık dokuyan Rusya Federasyonu ve Çin gibi veto hakkına sahip ülkeler asla geçit vermezler. Ama 1973 sayılı karara verdiler.
Brezilya, Almanya, Hindistan gibi gelip geçici üyelerin çekimser kalmalarının makul bir açıklaması bulunabilir. "Etliye-sütlüye bulaşmayalım" gibi.
Ama Rusya'nın, Çin'in de çekimser kalmaları... Olacak şey değil.
Rusya'nın çekimserliğinin ardında Başkan Dimitri Medvedev ile Başbakan Vladimir Putin'in çekişmesi var: Medvedev, Kaddafi'ye karşı en sert önlemlerin alınmasından yana tavır koydu, Putin ise Libya'daki olayların silahsız sivillerin demokrasi talebi değil, silahlı isyan olduğu görüşünü savundu.
Sonuçta Rus Dışişleri, Kremlin'in iki liderini de öfkelendirmemenin çözümünü Güvenlik Konseyi'nde çekimser kalmakta buldu.
Kaddafi için tek umut kalmıştı: Çin'in veto hakkını kullanması...
Ne var ki, 22 Şubat gecesi televizyondan savurduğu tehditler Pekin'de kötü yankılandı. Hele "Onlara Tiananmen'i yaşatacağız" deyince, ipler koptu. Daha doğrusu Çin ipleri bırakıverdi.
17 Mart'taki oylama öncesi BM'de görevli bir Çin diplomatı, kulislerde bir grup gazeteciye Kaddafi'nin Tiananmen benzetmesine öfkelerini şöyle dillendirdi: "Bu adam ne ciddiye alınabilir, ne de güvenilebilir..."
Ve Çin delegasyonu oylamada Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı'nın "Kabul edenler... Etmeyenler" çağrısına kollarını kavuşturarak seyirci kaldı.
Dönem Başkanı hangi ülkeydi dersiniz? Cevap: Çin!
Kaddafi, Tiananmen hatırlatması ya da benzetmesi yapmayacaktı...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA