Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Dünyalar güzeli Eskişehir!..

"Aşk Adası'na gidiyoruz" dedim, istasyonda sevgili dostum, kardeşim Yılmaz Büyükerşen'e.. Bin işinin arasında, beş dakika görüşmek için gara gelmiş.. Kütahya'ya giderken tren yolunu seçmiştik, bacım Serpil ve arkadaşımız Ayşe ile.. Bu arada, Kütahya'daki Sıtkı Olçar sempozyumu yazısını perşembe günü Serpil yazmıştı. İmzasını unutmuşuz, hem ondan, hem sizden özürler..
Eskişehir'i "Yeniden" yapan Yılmaz Hoca "Sevgilini al gel. Bu adada nikâhını ben kıyacağım" dedi..
"Hangisini" dedim.. Gülüştük..
Sonra asistanı Ahmet bize, çok hızlı, bir saatlik bir Eskişehir turu attırdı.
Burada önce Anadolu Üniversitesi'ni yaratan ve binlerce genci buraya çeken hoca, belediye başkanı olunca, Eskişehir'i en yeni, en modern kent yapmayı başarmış.. Hem de Ankara'dan tek kuruş almadan.. Tamamen yerel olanaklarla.. Yani bu ülkede kimseye "Özür" hakkı bırakmadan.. "Yapan yapar" diyerek.. İki yeni park gezdik.
İkisi de müthiş.. Birindeki gölette bir Kristof Kolomb kalyonu var. Diğerinde, dünya şirini bir plaj..
Birinin sahilinde Kocatepe kafesi var. Kahve içtik. Ötekinde Luna Rossa diye bir kafeterya.. Orda da yemek yedik, sonra, dönüşte.. Harika elemanlarıyla iki harika mekân.. Ama parkların tümü harika.. Gezmek, dinlenmek, okumak, koşmak için.. Geniş, ferah.. New York Central Park örneği, müthiş..
Hocamın Porsuk etrafını nasıl düzenlediğini, eski yapıları, binaları, fabrikaları bugün nasıl yaşayan yerler yaptığını biliyordum, yazmıştım da.. 9'a tamamlamış, salonları.. Tiyatrolar ayrı, konserler ayrı, operalar ayrı salonlarda.. Geçen yıl 117 bin bilet kesmiş, tiyatrolar.. Kimse "Efendim halk" demesin. Bu halk verirsen alıyor..
Eskişehir metrekareye en çok heykel düşen ülke kenti.
Son duraktı Aşk Adası.. Telefon ettim, hocama..
"Yılmaz Hocam.. Ben Eskişehir'e âşık oldum. Gel hemen nikâhımızı kıy.. Beni fahri hemşeri yap" dedim..
İlk fırsatta Eskişehir'e gitmek, en az üç gün kalmak üzere sözleştik, Serpil ve Ayşe ile..
Kütahya gezimizin en güzel yanıydı, Eskişehir..
Ama Eskişehir'e gidiş de güzeldi.. Kaç yıl oldu, trene binmeyeli unuttum. O yüzden treni seçtim zaten.. Öğleüstü hareket etti, Cumhuriyet Mototreni Haydarpaşa'dan.. Bu tren, nerdeyse raya komşu tek katlı, gece kondu tipi evlerin arasından geçerdi, Pendik'e kadar. Balkonlarında çamaşır asılı, perdeleri elle ve tığla örülmüş.. Şimdi koca koca sitelerin apartmanları var, iki yanda..
Doğruca restoran vagonuna oturduk.. Erdal servis yapıyor.. Şefimiz Selçuk Usta.. Vagon tıklım tıklım dolu.. Mehmet Barlas'ın Hukuk Fakültesi sınıfı kim bilir kaçıncı (Memo'ya bakınca, bininci falan olmalı) mezuniyet kutlaması için Eskişehir'e gidiyormuş.. Onlar..
Nasıl hızlı ve güzel bir servis o kalabalıkta.. Ve de ama ne lezzetli şeyler.. Genelde meze türü şeyler seçtik. Ne yediysek tadı damağımızda kaldı. Tatlılar dahil. Tam 3 saat durmadan yedik içtik. Ödediğimiz hesap adam başı 25 lira.. Listeye baktım.. Kuş sütü eksik kahvaltı 8 lira..
İstanbul- İzmit.. Dünya güzeli deniz kenarı bir rota.. 1.5 saat yol ve 8 liraya harika bir kahvaltı.. Vallahi bu seyahati bir gün yapacağım, arkadaşlarımla..
İstanbul İzmit tren 10 lira. Git gel, 20!. 8 de kahvaltı.. 28 liraya harika bir pazar günü yaşanır, nostaljisi de caba..
Orient Express güzergâhından İstanbul'u çıkarmışlar. Çatlasınlar..
İstanbul-İzmir kahvaltı mototreni!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA